Türkiye tarihin en dehşetli ihanetlerinden birisinin hedefi oldu.
Kırk yılı aşkın bir zamandır ustaca kaynatılan bir fitnenin, millete topyekun bir düşmanlık ve katliam teşebbüsü olarak aleni bir şekilde ortaya çıkışına hep beraber şahit olduk.
15 Temmuz 2016 akşamında bu ülkede yaşananları ifade etmek için maalesef ‘’ihanet’’ kelimesi bile yetersiz kalıyor.
Bu zelil ve aşağılık darbe girişimini protesto etmek için sokaklara fırlayan, ellerinde bayrakları ile tanklara karşı kahramanca yürüyen fedakâr vatan evlatları, tarihin şeref levhalarına adlarını altın harflerle yazdırmışlardır.
Tarih ve geleceğin vefakar insanları, gece yarısından itibaren sokaklara fırlayarak, iradelerine büyük bir cesaret ve kahramanlıkla sahip çıkan bu şerefli vatan evlatlarını asla unutmayacak, hayırlarla ve dualarla yad edeceklerdir.
Yüzlerce insan bu vatanın ve İslam aleminin istiklal ve istikbali için canlarını kahramanca feda etmişler ve şehidler kervanına katılmışlardır. Rabbim şehadetlerini makbul ve makamlarını âli eylesin.
Kırk yılı aşkın bir zamandır bu ülkenin maddi ve özellikle manevi değerlerini istismar eden, bunları ustaca ve sinsice kullanan ve bu yolla büyük bir güç ve varlığa kavuşan ihanet çetesi FETÖ, bu ülkenin varlıklarına bütünüyle sahip olmak için çok alçak bir darbe teşebbüsünde bulunmuştur.
Bu zelil darbe teşebbüsüne karşı milletin şahlanışını, bu vatanı seven hiç kimse yaşadığı müddetçe unutmayacaktır.
Bu karanlık ve meş’um gecede, bu ilkenin cadde ve sokaklarını şehadet ve cesaret nurları ile aydınlatan binlerce vatan evladına şahit olduk.
Her birisi ayrı bir cesaret ve şecaat misali idi.
Bunların her birisi, ayrı bir makale konusu olacak kadar destansı ve iftihar edilecek bir şeref vesikasıdır.
Burada onları anlatmak, benim kuvvet ve kudretimin çok çok fevkindedir.
Bir hanımefendi ablamızın sözleri ben uzun bir süre ağlattı.
“Benim babam Menderes için ağladı. Ben Özal için ağladım. Benim çocuklarım Erdoğan için ağlamayacak” diyen hanımefendi, bu milletin vicdanının, iradesine sahip çıkma olgunluğunun ulaştığı seviyenin çok mükemmel bir ifadesi olarak kayıtlara geçmiştir.
Bu ifadeler kameralar tarafından kayıt altına alındı.
Fakat kim bilir, o gece sabaha kadar bu ülkede maddi kameralar tarafından kayıt altına alınmayan, İlahi kameralarla levh-i mahfuza kaydedilen ne kadar şeref levhaları yaşanmıştır?
TBMM eski Başkanı ve Başbakan eski Yardımcısı Bülent Arınç’ın “İsterseniz bana ahmak diyebilirsiniz. FETÖ’nün silahlı bir terör örgütü olduğunu 15 Temmuz akşamı anladım’’ demesi de ilginç bir itiraf olarak kayıtlara geçti.
Bu ilginç sözler, bu gibi konularda anlaşamadığı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın haklılığının çok bariz bir şekilde itiraf edilmesi olarak anlaşılmalıdır.
17-25 Aralık tezgahı ve hukuk darbesi teşebbüsünün ardından Sayın Erdoğan, bu hain ve dehşetli tehlikeyi, defalarca ve ısrarla nazarlara sunmak için çırpındı.
Birçok insan, gelecek bu dehşeti darbe ve katliam teşebbüsünü haber vermek isteyen Sayın Erdoğan’ın ya anlamadı veya siyasi on yargı ve husumetlerle dinlemek istemedi.
Bunun neticesi olarak da, işte böyle dehşetli bir tablo yaşandı.
Türkiye’ye bu alçak saldırıda bulunan ve milletin silahlarını millete doğrultarak yönetimi ele geçirmek isteyen hainler, sadece aşağılık bir kukla ve dış güçlerin sefil bir aleti olmaktan ibarettirler.
Bu aşağılık insanlar emin olun ki, bütün İslam âlemi üzerinde iğrenç emelleri olan batılı malum güçlerin kullandığı iğrenç bir araçtan ibarettirler.
Onları, kendi milletine mensup insanları öldürmek için kullanan ve cesaretlendiren bu güçler, İslam alemi üzerindeki menhus emellerinden asla vazgeçmeyecek, yeni fırsatlar ve yeni kuklalarla bu aşağılık emellerine ulaşmak için çalışmaya devam edeceklerdir.
Onlar kendilerine göre çok ustaca planlar yaptılar. Fakat bütün bu hain planları bozan Rabbimiz, bu aşağılıkların ellerini ayaklarını birbirine dolaştırdı, onları rezil ve rüsva eyledi.
Bu ülkenin ve bu ülkenin Cumhurbaşkanı üzerinde İlahi bir inayet ve muhafazanın bulunduğunu, bu süreç boyunca, neredeyse bariz ve zahir bir şekilde bütün bir millet olarak müşahede ettik.
Bu şen’i saldırı ve işgal hareketinin neticesiz kalmasında, masum ve mazlum insanların kalpten kopan yakarışlarının ve semalara ihlâsla yükselen dualarının payını kim görmezden gelebilir?
Dünyanın dört bir tarafında yüzünü Türkiye’ye çeviren, istikbal ve istiklallerini Türkiye’nin huzur ve saadetine bağlayan mazlum ve masum insanlarını gözlerinden akan yaşların, Rabbimizin katındaki kıymet ve makbuliyetini kim inkar edebilir?
Çok daha büyük bir katliam, maddi ve manevi felaketlere yol açabilecek büyük bir fitne, bu milletin engin cesaret ve kahramanlığı, Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyib Erdoğan’ın büyük cesaret ve liderlik mahareti ve hepsinden önemlisi de Allah’ın yardım ve inayeti ile atlatılmış gibi görünüyor.
Rabbimiz bu millete ve bu milletin liderliği ile İslam alemine bir daha böyle kalleş, alçak ve meş’um geceler yaşatmasın.
İslam âleminin parlak geleceğinin önündeki en büyük engel, bertaraf olmaya başlamıştır.
Fecr-i Sadık, muhteşem ve nurlu yüzünü göstermeye başlayacaktır.
Mübarek olsun.