Başbakan’ın ifadesiyle 1940’larda ‘kışla mantığı ile dizayn edilen’ ve ‘tektip’ insan yetiştirmek üzere planlanan eğitim sistemini değiştirmeye (daha doğrusu iyileştirmeye) yönelik hamleler büyük tartışmalara sebep oluyor. Gürültüyü çıkartanların büyük çoğunluğu ise bildiğimiz ‘tek tipçi’ kesim! Bu patırtı içerisinde asıl yapılması gereken müdahaleler ise gözden kaçmamalı! Ayrıca, bu tarz, 28 Şubat aymazlıklarını hatırlatan ‘militan’ tavırlar, yetkiyi milletten alan ve milletin vicdanının sesini terennüm etmesi beklenen iktidar partisi vekillerini ve hükümeti ürkütmemeli, yıldırmamalıdır.
Tarihi bir kavşakta olduğumuz çok âşikâr. Bu tarihi zaman diliminde hayati ve cesur adımları atacak devlet adamlarını millet daima baş tâcı edecektir.
Türkiye’nin en büyük sivil çatı kuruluşu olan Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV), bu süreçte doğru bir duruş sergiledi ve yaptığı açıklama ile planlanan düzenlemeye ilişkin tekliflerini aşağıda iktibas ettiğim şekilde, üç başlık altında paylaştı. İki hafta sonra TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek olan kanun hakkında bütün ehli vicdan ve ehli insafa büyük iş düşüyor.
1. AÇIK ÖĞRETİM İMKÂNI
“İlk başta tereddütlere sebep olan 8 yıllık eğitimi 12 yıla çıkaran teklifin muhtevası incelendiğinde birinci 4 yıllık kademeden sonra, 5. sınıftan itibaren örgün eğitime paralel olarak yaygın eğitim fırsatının da tanınıyor olmasını, olumlu ve çok önemli bir husus olarak değerlendirmiş idik.
Dolayısıyla burada bizce dikkat edilecek en mühim cihet, 4 yıldan sonra örgün eğitimin zorunlu olmaması, ikinci ve üçüncü 4 yıllarda, isteyen öğrencilere açık öğretim imkânının sağlanmasıdır.
Böylece çocuklarımızın kendi kabiliyet ve özeliklerine göre değişik alanlara yönelmesi ve kendilerini o cihetlerde geliştirmeleri temin edilebilecektir. Bu yaklaşımın mesleki eğitimin de önünü açacağı açıktır.
Bizler bu keyfiyetteki kanun tasarısından memnuniyet duyarken, son günlerde medyaya yansıyan haberler bizi tekrar endişeye sevk etmiştir. Memleketimizde belli bir kesimin 28 Şubat refleksleriyle bu konuya muhalefeti bellidir. Biz parlamentodaki temsilcilerimizden bir milletin geleceği noktasında son derece önemli olan bir konuda bu tip muhalefete itibar etmemelerini ve duruşlarını korumalarını bekliyoruz.”
2. KARMA EĞİTİM
“8 yıllık kesintisiz eğitim gibi, karma eğitimin mecburi hale getirilmesi de anayasal anlamda temel hak ihlalidir. İnsanlar karma eğitim ya da erkek kız ayrı okuma hakkını özgürce kullanabilmelidir.
Gelişmiş ülkelere baktığımızda karma eğitim yerine, kişilerin tercihine göre kız ve erkek okullarının ayrılması bir alternatif olarak uygulanmakta ve son derece başarılı sonuçlar elde edilmektedir.
Birçok gelişmiş ülkede karma eğitim, ‘yüzyılın en büyük pedagojik yanlışı’ olarak kabul edilmekte ve dileyen çocuklara kız liseleri ve erkek liseleri bir alternatif olarak sunulmaktadır. Ülkemizde uzun yıllar uygulanan ve bir dönemin mahsulü olarak budanan ve bazı yabancı liselerde halen uygulanmakta olan bu liseler yeniden tesis edilmelidir.
Üstelik karma eğitim sisteminde yaşanan birçok olumsuzluk, toplumsal ve sosyal çöküntüye sebep olmakta, zaten bu kargaşada zayi edilen bu kuşak eğitime de devam edememektedir.
Dolayısıyla ideolojik ve peşin hükümlü bakış açısı terk edilerek, pedagojik ve sosyal yönden hadiseye bakılmalı ve eğitimin her ölçeğinde dileyen kız ve erkek öğrencilerin ayrı ayrı eğitim ve öğretimine de imkân tanınmalı, karma eğitim sistemine alternatif getirilmelidir.”
3. KILIK KIYAFET SERBESTİYETİ
“Din ve vicdan hürriyetinin bir parçası olarak şahsi inançların serbestçe yaşanması açısından, çocuklarımızın kılık kıyafet tercihi her ölçekteki eğitim kurumunda serbest bırakılmalıdır.
Uzun yıllar sonra ilk defa sivil bir anayasa yapma imkânını bir fırsat olarak görmeli ve toplumumuzun milli, manevi ve ahlaki değerlerine saygı gösterilmeli, başörtüsü siyasi bir simge yaftası altında kalmaktan kurtarılmalıdır.
Memleketimizin geleceği adına çok önemli bir dönüm noktası niteliğinde olan bu hususta sağduyuya olan güvenimizi bir kez daha teyit ederken, eğitim sisteminde bize göre ehemmiyet ifade eden mezkûr hususları, özellikle 2. ve 3. dört yıllık dönemlerdeki yaygın eğitim imkânının korunması cihetini kamuoyunun takdir ve tensiplerine sunarız.”
Bir kısmını alabildiğim bu açıklamanın milletin vicdanının sesi olduğu kanaatindeyim.
Gelin istikametli bir duruşla bu sese kulak verelim! Halkın ve Hakk’ın hatırını incitmeyelim!
Yeni Akit