Dinçer, İstanbul Suriçi Grubu Derneği tarafından Barcelo Eresin Topkapı Otel'de düzenlenen ''İstanbul Toplantıları'' konulu programda, eğitim sistemi veya başka sistemle ilgili bir değişimde yönetimin 3 ana basamağını, ''stratejik'', ''operasyonel'' ve ''program'' seviyesi şeklinde sıraladı.
Sistemde uygulanan strateji doğruysa, uygulamalar ve programların önem kazandığını dile getiren Dinçer, programların sık değiştiğini, uygulamaların 1-2 yıllık, stratejilerin ise 10-20 yıllık süreleri kapsadığını anlattı.
Bakan Dinçer, Türkiye'de program seviyesinde değişiklik yapılsa bile bunun stratejik seviyede yapılmış gibi tartışıldığını kaydederek, Türkiye'de eğitim stratejisinin neredeyse 40-50 yıldır hiç değişmediğini, şu anda eğitim stratejisini değiştirdiklerini söyledi.
Gelişmiş ülkelerde ortalama eğitim yılı 12 iken, Türkiye'de 6,1; 2009'da orta öğretim seviyesinde okullaşma oranının dünya ortalaması yüzde 88 iken, Türkiye'de 2011'de yüzde 68 olduğunu aktaran Dinçer, sadece okullaşma oranları kıyaslandığında bile küresel dünya ile Türkiye arasındaki mesafenin görüldüğünü belirterek, ''Eğer rekabette avantaj sağlamak istiyorsak zorunlu eğitimi 12 yıla çıkarmak gerekiyordu'' dedi.
Dinçer, 1980'lerden sonra eğitim sisteminde bütün dünyanın arz odaklı yapılanmadan talep odaklı yapılanmaya geçtiğine değinerek, mesleki eğitimin piyasayla irtibatlı hale getirildiğini dile getirdi.
-''Stratejik olarak doğru bir şey yapıyorsanız...''-
Eğitimde dünya ile Türkiye arasındaki mesafeyi kapatacak değişikliklere ihtiyaç duyulduğunu kaydeden Dinçer, 4 4 4 sistemi, ''Okullar Hayat Olsun Projesi'', kılık kıyafet yönetmeliğindeki değişiklik, bazı derslerin kaldırılması şeklinde düzenlemeler yaptıklarına değindi.
Dinçer, eğitimde zihniyet değişimi yapmaya çalıştıklarını ifade ederek, eğitimin 12 yıla çıkarılması ve 4 4 4 ile kademeli hale getirilmesinin eğitim sisteminin esnekleştirilmesi ve demokratikleştirilmesi, ''Okullar Hayat Olsun Projesi''nin okulların fiziki mekanlarının kullanımının demokratikleştirilmesi anlamına geldiğini söyledi.
Kılık kıyafette serbestleşmeyi, eğitim sisteminin demokratikleşmesinin paralel bir adımı olarak gördüklerini vurgulayan Dinçer, ''Tabii ki bir takım tali meselelerde tartışmalar oldu. Bu tartışmalardan biz, çok tedirginlik duymadık. O tartışmaların içinden belki birçoğu bizim için yol gösterici oldu, hiçbir itirazımız olmaz. Stratejik olarak doğru bir şey yapıyorsanız, operasyonel olarak yanlış bir şey yapmak aslında sizi yolunuzdan döndürmemelidir. Onu düzeltirsiniz ve yolunuza daha etkin bir şekilde devam edersiniz'' diye konuştu.
-''40 bin tabletin ihalesi bitmek üzere''-
Bakan Dinçer, şu anda 730 bin civarında öğretmen istihdam edildiğine işaret ederek, ''Eğer ilkokul, ortaokul ve lisede okullaşma oranları yüzde 100'e çıkarsa, bizim 120 bin öğretmene ihtiyacımız olacak. Çünkü bu sene aldığımız öğretmenlerle norm kadro doluluk oranı yüzde 85'e çıktı. Daha önceki yıllarda bu oran yüzde 65, yüzde 60 civarındaydı. Son 2 yılda aldığımız öğretmenlerle bu oran yüzde 85'e çıktı. Hatta Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde bu oran yüzde 90'ın üzerinde'' dedi.
120 bin öğretmen daha alındığında öğretmene ihtiyaç kalmayacağını kaydeden Dinçer, bunun da birkaç yıl içerisinde tamamlanacağını bildirerek, daha sonra emekli olan öğretmen ne kadarsa, o kadar öğretmen alınarak eksikliğin tamamlanacağını söyledi.
Dinçer, FATİH Projesi'ne de değinirken, şu bilgileri verdi:
''Tablet ve tahtaların Türkiye'de üretimiyle ilgili bütün hazırlık çalışmaları yapıldı. Zaten tahtaları Türkiye'de üretmeye başladık. Tabletleri de Türkiye'de üretecek şekilde yakında ihalesini yapıyoruz. Bu yıl, Türkiye'de ne kadar lise varsa tamamına akıllı tahta döşedik. Tam 85 binden fazla akıllı tahta döşendi. Önümüzdeki yıl ne kadar geri kalan lise varsa, meslek lisesi, imam hatip lisesi ve benzeri varsa tamamına döşeyeceğiz. Bu yıl 50 bin civarında tabletin ihalesi yapıldı, dağıtıyoruz. 40 bin tabletin ihalesi bitmek üzere, onu da dağıtacağız. 90 bin civarında tablet dağıtmış olacağız. Muhtemelen yeni yılın ilk 3 ayında 11 milyon tablet için de ihale yapacağız ve onun Türkiye'de üretimiyle ilgili zemin ve zaman da kazanmak istiyoruz.''
-''Türkiye'de orta öğretimin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var''-
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, soruları yanıtlarken, dershanelerin kaldırılmasına ilişkin bir soruya şu yanıtı verdi:
''Türkiye'de mesele dershanelerin kapatılması, SBS'nin kaldırılması meselesi değildir, orta öğretimin yeniden yapılandırılması meselesidir. Orta öğretim meselesine bakarken, hepsi beraber, bir bütünlük içinde ve birbiriyle uyumlu biçimde ele almak zorundasınız. Eğer tek başına bugünkü yapıyı aynen koruyarak, dershaneleri kapatacak olursanız, 3 gün sonra o dershaneler farklı yöntemlerle o dersleri vermeye devam edeceklerdir. Eğer siz bugün herhangi bir tedbir almadan 'SBS imtihanını kaldırdım' diyecek olursanız, toplumda sadece kargaşa yaratırsınız, başka bir şey değil. Türkiye'de orta öğretimin yeniden yapılandırılmasına ihtiyaç var. Bunu kapsamlı bir biçimde ele almak gerekir, kapsamlı biçimde ve her biri birbiriyle uyumlu olacak şekilde çözülmeden bu sorulara verilecek cevap doğru değildir. Daha net, daha kesin bir şey söyleme imkanı bu açıdan henüz yok. Çalışıyoruz, uzmanlarımız çalışıyor, dünyayı inceliyoruz ve konuyla ilgili sektörlerin fikirlerini alıyoruz.''
Rotahaber