Önümüzdeki Pazar akşamı Miraç Gecesi.
Bu vesile ile bir konuyu açıklamanızı istiyorum: "Mîraç ruhanî midir, cismanî midir?" Yani Peygamberimiz Mîraca sadece ruhen mi çıkmıştır yoksa bedeni ona eşlik etmiş midir?
Ayetlerin, hadislerin ve Sahabilerin verdiği bilgiye göre, Peygamber Efendimiz'in Miraç mucizesi hem bedenen hem de ruhen gerçekleşmiştir. Mîracın sadece ruhen meydana geldiğini söyleyen birkaç âlim varsa da, ulemanın çoğunun ortak görüşü karşısında zayıf kalmıştır.
Mîracın ruh-beden birliğiyle meydana geldiği konusunda Sahabîlerden İbn Abbas, Enes bin Mâlik, Ebû Hüreyre ve Hz. Ömer başta olmak üzere, yirmi kadar Sahabî ve âlimin görüş birliği içinde bulunduklarını söyleyen Kadı İyaz, "Her türlü noksanlıklardan münezzeh olan O Allah'tır ki, kulunu bir gece Mescid-i Haram'dan o etrafını mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya kadar götürdü" mealindeki İsra Suresi'nin ilk âyetini verdikten sonra der ki:
***
"Sağlam olan görüş, Peygamberimiz miraca ruhuyla ve bedeniyle birlikte çıkmış olmasıdır. Yukarıda gösterilen âyet ve Peygamberimiz'in kendi dilinden anlattığı miraç hadisi bunu ispat etmektedir. Peygamberimiz'in bedeniyle uyanık halde Mîraca çıkışında herhangi bir imkânsızlık yoktur. Çünkü bu olay rüyada olsaydı, Cenab-ı Hak 'Kulunu ruhu ile yürüttü' derdi. 'Kulunu geceleyin yürüttü' demezdi. 'Resulullahın gözü ne kaydı, ne de aştı' âyetiyle teyit etmezdi.
"Çünkü Miraç olayı rüyada geçseydi, mucize olmaktan çıkardı. Böyle rüyada meydana gelen bir olayı Kureyşliler de akıldan uzak görmezler, 'Olabilir' derlerdi. Onlar bu itirazı hadiste anlatıldığı gibi, ruh beden ikilisiyle gerçekleştiğini duydukları zaman yapmışlardı.
***
"Zira onlar Resulullahın mübarek ağzından Mescid-i Aksâ'da peygamberlere imam olup namaz kıldırdığını, Cebrail'e, 'Yanındaki kim?' diye sorulduğunda 'Muhammed'dir' diye cevap verdiğini, göklerde peygamberlerle karşılaştığını, onların ona 'Hoş geldin, merhaba' deyip hayır duada bulunduklarını, Mîraçta namazın farz kılındığını, Hz. Musa ile olan konuşmalarını, Cebrail'in gelip elinden tuttuğunu, semaya çıkardığını, semâda en yüksek kalemlerin seslerini duyduğunu, Cennette girip dolaştığını dinlemişlerdir de bir türlü akılları almamıştır. Eğer bütün bu anlattıkları rüyada olsaydı, itiraz etmezlerdi. Zira itiraz etmelerine hiçbir sebep yoktu."
***
31. Söz'de Mîraç hakkında geniş açıklamalar yapan Bediüzzama ise "Nasıl, bir insan cismiyle binlerce sene mesafeyi birkaç dakika zarfında kateder, gider, gelir?" şeklindeki bir suale özetle şöyle cevap verir:
Dünya gibi ağır bir cisim, fenninizce senelik hareketiyle bir dakikada takriben yüz seksen sekiz saat mesafeyi kateder. Takriben yirmi beş bin senelik mesafeyi bir senede katediyor. Acaba şu düzenli hareketleri ona yaptıran ve bir sapan taşı gibi döndüren bir kudret, bir insanı Arş'a götürüp getiremez mi? Güneş'in çekim gücü denilen İlâhî bir kanunla, Mevlevî gibi etrafında pek ağır olan Dünya'yı gezdiren bir hikmet, Rahmet câzibesi ve muhabbet incizabiyle bir insan cismini şimşek gibi Arş'a çıkaramaz mı?"
Miraç Kandilinizi şimdiden tebrik ediyor, namaz bilincinin yerleşmesine vesile olmasını Yüce Allah'tan niyaz ediyorum.
Bugün