Herhangi bir yolculuğa çıkarken, mutlaka bir hazırlık yaparız. Gideceğimiz yerin uzaklığına, önemine, görüşeceğimiz kişilerin makamına ve bineceğimiz vasıtanın durumuna göre bu hazırlıklar da önem kazanır.
Namaz da bir gitmektir. Dünyaya ait emellerden, bir türlü kurtulamadığımız elemlerden, ruhumuzdaki kalabalıklardan, kalbimizdeki karanlıklardan uzaklaşmak, nur ikliminde huzura yolculuk yapmaktır. Namaz, Miracın merdivenlerinde basamak basamak yükselmek, Huzur-u İlâhiye varmaktır.
Bu yolculukta herkes kendi kaabiliyeti, ihlâsı ve takvası kadar yol alabilir. Kimisi merdivenin birinci basamağında kalır, kimisi daha yükseklere doğru yol alır, kimisi de kendini Rabbinin huzurunda bulur. Bu yolculuğu engelleyen ve ağırlaştıran sebeplerden kurtuldukça, daha yükseklere doğru yol almak mümkün olmaktadır. Yani, nefsinden ve dünyadan en çok uzaklaşanlar, Hakka en çok yaklaşanlardır.
Hayırlı işlerde muzır mâniler çok olduğu gibi, namaz esnasındaki miraç yolculuğumuzda da karşımıza bir çok engeller çıkar. Biz huzur ve huşû içinde secdeye kapanmak isterken, yarım kalan bir işimiz, kapanmayan bir borcumuz, gideremediğimiz bir ihtiyacımız gözümüzün önüne geliverir. Rabbimize en yakın olacağımız bir anda, bizi oradan uzaklaştırıp, dünya işlerinin bitmeyen telaşı içinde oyalamaya çalışır. Ama her şeye rağmen başımızı secdeye koyduğumuzda bir an için bile huzurda olduğumuzun bilincinde olur, nasıl bir makamda bulunduğumuz düşünebilirsek, miraç yolculuğumuz zirve noktaya doğru yükselmiş olacaktır inşallah.
Namaz Miraca doğru bir yolculuktur dedik. Tıpkı, bir incir çekirdeğinin incir olmaya doğru giden yolculuğu gibidir. Nokta kadar olan bir çekirdek içinde bir incir ağacı ve dallarında da binlerce meyvesi var desek, her halde doğru söylemiş oluruz. Hiç kimse, hayır böyle bir şey mümkün değil diyemez. Ama çekirdekten meyveye doğru giden yolun da çeşitli aşamaları vardır. Önce topraktan başını çıkartıp filizlenecek, sonra fidan, ağaç ve dal olacak. Daha sonra çiçeklerle ve yapraklarla donanıp meyveye duracak. İşte bizim namazlarımız da bu aşamalar gibidir. Ne kadar itina ve ihlasla kılarsak, o kadar fazla yol kat ederiz. Kalbimizdeki niyetle başlayan miraç yolculuğumuz o kadar ileri noktalara ulaşır.
Mir'aç yolculuğunuzda en yüksek mertebelere ulaşmanızı diliyor, namaza dair olan DÖRDÜNCÜ SÖZ'ün şiirini takdim ediyorum.
NAMAZ (DÖRDÜNCÜ SÖZ)
Ezan sesleriyle açılan gonca,
Nergizdir, lâledir, sümbüldür namaz.
Hayatın süsüdür ömür boyunca,
Miraçtan yollanan bir güldür namaz.
Hayatta en büyük hakîkat iman,
İmandan sonra da namazdır inan,
Onunla kulluğun gösterir insan,
Cennet postasına bir puldur namaz.
Namaz Hakka kul olmanın gereği,
Onunla nurlanır, insan yüreği,
Efendimiz demiş dinin direği
Miraca çıkaran bir yoldur namaz.
Huzura durup da alınca tekbir,
Esrar perdeleri açılır bir bir,
Kâbe gözlerinin önüne gelir,
Tarifi imkânsız bir hâldir namaz.
Namazla dost isen, çekmezsin firak
Elemi, kederi, korkuyu bırak,
Kabirde ışıktır, sıratta Burak,
Seni savunacak vekildir namaz.
Bırakmaz kalpleri gamda kederde,
Gıdadır, şifâdır her türlü derde
Dehşet içindeyken mahşer yerinde,
Elinden tutacak bir eldir namaz
Namaz nurlandırır aklı şuuru
Secdede bulunur kalbin huzuru
Gönlümün ilacı, gözümün nuru,
Lâtiftir, şirindir, güzeldir namaz.
Abdil Yıldırım