Resulullah (asm) bir gece bedeni ve ruhu ile ve uyanık bir durumda Kabe’den Kudüs’e götürüldü ve aynı gece semanın üst noktasına götürülüp Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıkarıldı. Sabah olmadan Mekke’ye döndürüldü. Miraç vakası Nebiyy-i Kerim’in (asm) Tevhid için dünyaya sesini duyurmasından 12 yıl geçtikten sonra meydana geldi. Müslümanlık ilerlemiş, artık Müslümanların daha rahat bir ortamda çalışabilmek için Mekke’den Medine’ye hicret edip kuvvetlerini toplama ve etkinliklerini daha geniş çapta gösterme zamanı gelmişti. Bu yol ayrımında isra ve Miraç gibi büyük tarihi önem taşıyan olaylar meydana geldi. Resulullah (asm) göklere çıkarak Cenab-ı Allah ile oldu ve dünyaya döndükten sonra başından geçenleri ve İsra suresinde yer alan kıssayı arkadaşlarına anlattı. Kur’an-ı Kerim’de İsra ve Miraç ile ilgili teferruat yoktur. Fakat hadislerde ve siyerlerde bu vaka ayrıntılı biçimde ele alınmıştır. Bu vakayı nakleden sahabelerin sayısı en az yirmi beştir. Bu kırkbeşe kadar çıkıyor.
Hadislerde verilen etraflı bilgiye göre gece vakti Cebrail (as) Resullullahı (asm) uyandırıp Burak üzerinde Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürdü. Resulullah (asm) Mescid-i Aksa’da diğer peygamberler ile birlikte namaz kıldı. Daha sonra semaya yolculuk etti ve göğün farklı katlarında muhtelif peygamberlerle buluştu. Semanın en yüksek katına yükseldikten sonra da Cenab-ı Hakk’ın huzuruna çıktı. Resulullahın (asm) Allah tarafından kabulü sırasında ümmetine beş vakit namaz farz olundu. Sonra Hz. Peygamber (asm) Kudüs’e oradan Mescid-i Haram’a döndü.
Ona yolculuk sırasında çok şey, özellikle cennet ve cehennem gösterilmiştir. Peygamberimiz (asm) bu yolculuktan bahsedince kafirler buna çok güldüler ve bazıları sarsıldı. Miraç fiilen ve bedenen bir hakikattir. Allah mutlak güçlü olduğu için bir vakanın cereyan etmesinde bir zorluk yoktur. Zaman ile mekan insanlar içindir, kainatın yaratıcısı için değil. Miraçta O’na (asm) gösterilen şeylerin bazısı temsil, gösteri ve prototip mahiyetinde idi. Peygamberin (asm) gözündeki perdeler kaldırılarak Miraç’ın teferruatı ortaya konmuştur. Bazı mütereddidler ve inkarcılar olayı Hz. Ebubekir’e getirdiler. ”Baksana senin arkadaşın ne diyor? Kendisi bu gece Küdüs’e götürülmüştür” dediler. Hz. Ebubekir (ra) “öyle mi diyor“ dedi. Onlar, “evet“ dedi. Hz. Ebubekir hiç tereddüt göstermeden hemen “o öyle diyorsa doğrudur” dedi. Onlar, “Onun aynı gece Kudüs’e gidip sabah geri döndüğü yolundaki ifadesini de doğru mu buluyorsun“ diye sordular. Hz. Ebubekir (ra) “Ben sabah-akşam onun gökten gelen haberlerini tasdik ederim“ dedi.
Allah, kullarını peygamberlik makamına getirince onlara ilahi nizamın nasıl kurulmuş olduğunu ve nasıl çalıştırıldığını gösterir. Onlara bazı sırları açar. Hz. İbrahim’e (as) yeryüzü ve gökteki iç düzen hakkında bilgi verildi. Hz. Musa (as) Tur’da Allah’ın tecellisi ve nurunu gördü. Hz. Musa (as) ayrıca özel bir kulla dolaştırıldı ki Allah’ın iradesine göre din ve dünya işlerinin nasıl yapıldığını görebilsin. Peygamberimiz (asm) de benzer tecrübelerden geçirildi. Resulullah (asm) bazen Allah’a yakın olan meleklerden birini açık biçimde gökte görüyordu. Bazen da melek kendisine aralarında iki yay kadar mesafe bulunmayacak derecede yakın oluyordu. İslami davetin gereği Peygamberimize (asm) bazı yeni görev ve direktifler verildi, vaka akışı bunu gerektirir.
Günlerden birinde Resulullah (asm) uyurken, Cebrail onu uyandırdı, zemzeme götürdü. Orada Cebrail tarafından göğsü yarıldı. Onun (asm) göğsünü zemzem suyu ile yıkadı. İlim, metanet, zeka, iman ve itaat ile doldurdu. Bundan sonra O‘na (asm) binmesi için boyu merkepten büyük katırdan küçük bir hayvan getirdi. Bu canlı yıldırım gibi koşuyordu. Her adımı bir görüş mesafesi kadardı. Geçmişte peygamberler de yolculuklarını bu canlı ile yaparlardı.
Resulullah (asm) binerken Burak irkildi. Cebrail, Burak’a şöyle dedi “Hey ne yapıyorsun Muhammed (asm) gibi bir büyük şahsiyet şimdiye kadar senin üzerine binmemiştir” dedi ve okşadı. Burak da utançtan terledi, önce Resulullah (asm) daha sonra Cebrail ona bindiler, yola koyuldular. İlk durak Medine idi, burada Resulllah (asm) hayvandan inip namaz kıldı. Cebrail dedi ki “siz hicret edip buraya geleceksiniz.” İkinci durak Tur dağıydı. Hz. Musa (as) burada Allah ile konuşmuştu. Üçüncü durak Hz. İsa’nın (as) doğduğu Beytül Lahm’dı. Dördüncü durak Kudüs’tü. Burak’ın uçuşu burada son buldu.
Kudus’e vardıktan sonra Resulullah (asm) Burak’tan indi. Ve ipini diğer peygamberlerin bağladığı yere bağladı. Hz. Süleyman’ın (as) tapınağına girdi. Harabe idi ama izleri mevcuttu ve Bizans imparatoru Jüstinyanus buraya bir kilise inşa etmişti. Orada dünyanın kuruluşundan o ana kadar görevlendirilmiş peygamberleri gördü. Onlar saf düzenlemiş ve imamet için birini beklediler. Cebrail öne götürdü, elinden tuttu, onlara Resulullah (asm) imamlık yaptı. Bundan sonra kendisine üç kap getirildi, birinde su, ikincisinde süt, üçüncüsünde şarap vardı. O süt dolu kabı eline aldı. Cebrail kendisini kutladı: ”Siz fıtratınızın yolunu buldunuz” dedi. Bundan sonra ona bir merdiven takdim edildi. Cebrail onunla Onu (asm) semaya götürdü.
Resulullah (asm) ilk semaya varınca kapısının kapalı olduğunu gördü. Nöbetçi melekler “kim geliyor“ diye sordular. Cebrail kendi ismini söyledi. Melekler “seninle beraber olan kimdir” dediler. Cebrail, “Muhammed (asm)” dedi. Kendisinin çağrılıp çağrılmadığını sordular. Cebrail, “evet” dedi. Bunun üzerine kapı açıldı ve Hz. Muhammed (asm) muhteşem bir şekilde karşılandı. Burada Resulullah (asm) melelekler, insanların ruhları ve o sırada hazır bulunan büyük şahsiyetler ile tanıştırıldı. Ayrıca burada mükemmel ve ihtiyar bir insan ile tanıştırıldı. Cebrail kendisinin Hz. Adem (as) olduğunu söyledi. Bu zatın sağında ve solunda çok kişi vardı. Sağına baktığında seviniyor, soluna baktığında ise üzülüyor ve ağlıyordu. Sağındaki insanları iyi ve dürüst insanlardır, solundakiler ise kötü ve sapık kişilerdir.
Bir yerde çiftçilerin tarlalarda çalıştığını gördü. Bunlar Allah yolunda cihat eden kişilerdi. Bazı kimselerin başlarının ezilmekte olduğunu gördü, onlar namaz için ağır hareket edenlerdi. Namaz için başlarını kaldırmayanlardı. Yamalı elbiseler giymiş bazı kimseleri gördü, bunlar hayvanlar gibi ot yiyorlardı. Onlar zekat ve sadaka vermeyen insanlardı. Bazı kişilerin dil ve dudaklarının makasla kesildiklerini gördü, bunlar dedikoducular ki serbestçe konuşurlar, fitne çıkarırlar. Bazı kişiler kendi etlerini yiyorlardı, bunlar da başkalarına dil uzatanlar ve onlarla alay edenlerdi. Bakır tırnaklı insanlar gördü, onlar insanların arkasından konuşanlardı. Bazı kimselerin dudakları deve dudakları gibiydi. Bunlar yetim malı yiyenlerdi. Faiz ve haram yiyenleri şişmiş ve yılanlarla dolu gördü. Kötü etleri yiyip iyisinden uzak kalanları gördü. Onlar da helal eşleri yerine gayrimeşru eşler edinenlerdi. Göğüslerinden asılmış kadınları gördü, onlar gayri meşru çocuklarını hayata sunan kadınlardı.
Bir melekle buluştu melek çok soğuk davrandı kendisine. Cebrail bu meleğin cehennemin bekçisi olduğunu söyledi. Cebrail peygamberimizin (asm) gözünün perdesini çekti cehennem bütün dehşeti ile ortaya çıktı.
İkinci semada burada tanıştıkları içinde önemli iki genç vardı: Hz. Yahya (as) ve Hz. İsa (as). Üçüncü semada, Hz. Yusuf (as) ile karşılaştı, yakışıklı ve dolunay gibiydi. Dördüncü‘de Hz. İdris (as), beşincide Hz. Harun (as) ve altıncıda Hz. Musa (as) ile tanıştı. Yedinci sema muhteşem ve göz kamaştıran bir saray gördü. Bu saray Hz. İbrahim’indi (as). Kendisine çok benziyordu, onunla tanıştı, görüştü. Sidretül Münteha’ya giderken kendisine cennet gezdirildi. İnsan meleke ve idraklerinin görmediği bir mekandı. Cebrail geride kaldı, düz bir yere vardığında Allah’ı oradan bütün celal ve haşmeti ile gördü. Konuşmalarında insanlara elli vakit namaz farz kılındı. Bakara suresinin son iki ayeti vahyedildi. Şirk hariç bütün günahların affedileceği söylendi. İyiliğin on, kötülüğün ise bir yazıldığı bildirildi.
Hz. Musa (as) ile karşılaştı. Ona (asm) “ben İsrail oğullarından tecrübe ettim. Ya Muhammed (asm) ümmetin elli vakit namazı kaldıramaz” dedi. Tekrar huzura çıktı arzetti, nihayetinde beş vakit namaza indirildi sorumluluk.
Dönüşte Kudüs’e geldi. Yine peygamberler ile görüştü. Oradan Mekke’ye döndü. Sabah ilk defa amcakızı Ümmi Hani’ye (ra) durumu anlattı. Ve evden dışarı çıkmak istedi. Ümmü Hani elbisesini tuttu ve dedi ki “Allah aşkına bunu insanlara anlatma, yoksa onlar seni alaya alırlar.” Resulullah (asm) “ben bunu mutlaka anlatacağım“ dedi ve çıktı.
Ebu Cehil ile karşılaştı, “yeni bir haber var mı?” diye sordu. Resulullah (asm): “Bu gece Kudüs‘e gittim“ dedi. Ebu Cehil, “Kudüs mü” diye hayret etti ve ekledi: “Sen bir gecede Kudüs‘e gittin ve geri döndün, öyle mi” dedi. Ebu Cehil, “milleti toplayayım mı onların önünde de aynı şeyi söyler misin“ dedi. “Tabii“ dedi (asm). Çağrılan kişilere Mirac’ı anlattı. Millet Peygamberi (asm) alaya aldılar. Bazıları kahkaha attı. Bazıları şaşkınlık içinde başlarını elleri arasına almıştı. İki aylık bir yolu bir gecede gidip gelmek onlara tuhaf geliyordu, ona (asm) “sen gerçekten aklını kaçırmışsın” dediler. Hz. Ebubekir’e (ra) durumu anlattılar. O da, “O (asm) diyorsa doğrudur” dedi.
Hz. Ebubekir (ra) Peygamberimizin (asm) yanına geldi: “Ben Kudüs’ü görmüş ve gezmişimdir, siz oranın haritasını ve planını bana anlatın“ dedi. Kudüs, Allah tarafından O’nun (asm) gözü önüne getirildi. O (asm) da bakarak anlattı. Herşey vakaya mutabıktı. Böylece münkirler büyük bir darbe yediler.
Cebrail bütün namazlarda Resullah’a (asm) imamlık yaptı. Saatleri hakkında kendisine bilgi verdi.