57 İslâm ülkesinden Mısır Arap Cumhuriyeti Kuzey Afrika’nın Nijerya’dan sonra ikinci kalabalık ülkesidir. 1.001.450 km²’lik bir yüz ölçümüne sahiptir.
Batıda Libya, güneyde Sudan ve kuzeydoğuda Filistin ve İsrail’le kara sınırı bulunmaktadır. Nil nehri, dünyanın en uzun nehridir (6.695 km). Nüfusun büyük bir bölümü Nil Nehri boyunca yerleşmiştir. Kadın başına 3 çocuğun düştüğü Mısır’ın nüfusu 77 milyon. Ülkede eğer bu nüfus artış hızı devam ederse 2050 yılında 150 milyonun üzerine çıkacak.
Hz. Bediüzzaman 1910 yıllarında İstanbul’dan Van’a dönüşünde Tiflis’e uğrar. Şehrin Şeyh San’an Tepesinde kendisine muhatap olan Rus polisi ile mülâkatının bir yerinde ve makalemin ser levhası yaptığım cevabında der ki:
“…Mısır, İslâm’ın zekî bir mahdumudur; İngiliz mekteb-i mülkiyesinde ders alıyor.” Devamında ise “Yahu, şu asilzâde evlâd, şahadetnâmelerini aldıktan sonra, her biri bir kıt’a başına geçecek” ve netâicinde Mısır İngiliz himâyesinde iken iktidara gelen Sultan Fuad 1922 yılında Mısır’ın bağımsızlığını ilân etmiştir. Arkadan ihtilâllerle ve kanlı eylemlerle iktidara gelen Cemal Abdünnasır, Enver Sedat ve M. Hüsnü Mübarek ise, maalesef geçmişle geleceği kaynaştıramadılar.
Merhum Seyyid Kutub’un himayesindeki “İhvan-ı Müslimin”den bilhassa Cemal Abdünnasır döneminde 50 bini aşkın kişi tutuklandı ve lider kadrosu idam edildi, onlar da silâha yönelmişlerdi. Bir çok İslâm ülkesinin âlimleri, bu metodun yanlış olduğunu ve çıkış yolunun çağın müceddidi ve imamı kabul edilen Hz. Bediüzzaman’ın “akıllara, kalplere, ruhlara” hitap ederek yaptığı iman kurtarma hizmeti olduğunu, milyonlarca insanın ancak böylelikle kurtulabileceğini ifade etmişlerdir.
Nitekim Hz. Bediüzzaman bunların dışında, âlem-i İslâma yine dönerek Hakikat Çekirdekleri eserinin 1 ve 2’nci bâbında bugüne ışık tutarak der ki: “Mariz bir asrın, hasta bir unsurun, alil bir uzvun reçetesi, ittibâ-ı Kur’ân’dır.” “Azametli, bahtsız bir kıt’anın; şanlı, talihsiz bir devletin; değerli, sahipsiz bir kavmin reçetesi, ittihad-ı İslâmdır.” Yıllar sonra neşrettiği Uhuvvet Risâlesinde ve diğer eserlerinde ifade ettiği ve özellikle kurmak istediği “Medresetüzzehra” üniversite projesinin temeline koyduğu Hucurat Sûresi 10. âyettir, yani “Mü’minler ancak kardeştirler; siz de kardeşlerinizin arasını düzeltin.”
Hatta Osmanlı devlet-i âliyesinde Meşrutiyet ilân edildiği vakit Hz. Bediüzzaman karşı çıkmıyor ve Şark’taki aşiretlere ve kendi muhitine giderek Meşrûtiyet’in nereye dayandığını, neşrettiği Münâzarât eserinde “Âl-i İmran: 159.” ve “Şûrâ: 38.” âyetlerin tecellisi olduğunu beyan buyuruyor. Akabindeki sahifelerde ise “Eski hal muhal; ya yeni hâl veya izmihlâl” tesbitleriyle, hâlâ lâyıkıyla gerçekleştirilemeyen günümüzün çoğulcu parlamenter sistemine ve sandığa işaret etmiş ve o yolda da yürümüş ve yetiştirdiği talebeleri de hâlen devam etmektedir.
Maalesef İslâm dünyasındaki hem liderler, hem de müderrisler bu mânâda çok geç kalmışlar ve sokağa dökülmekte çareye başvurmuşlardır. Bunlara cevaben Hz. Bediüzzaman diyor ki: “..Şimdi âsâyişi bozmaya çalışan mânevî, dehşetli kuvvetler mevcut olduğu halde; Fransa, Mısır, Fas, İran gibi yerlerden daha ziyade bu mübarek memlekette çalışıldığı halde emniyet ve asayişi bozamadıklarının en büyük sebebi, 600 bin Nur nüshaları ve 500 bin Nur Talebeleri zabıtaya bir mânevî kuvvet olarak o mânevî tahribata karşı dayandıklarını zabıta mânen hissetmişler ki, yirmi sekiz seneden beri resmî memurlara muhalif olarak Nurlara insafkârâne ve merhametkârâne vaziyet gösteriyorlar..”
Bu gönül sultanı, bundan 100 yıl önce Şam Emeviyye Camii’nde verdiği hutbede İslâm’ın önünde 8 büyük maninin olduğunu, bunlarda da ancak “fikr-i hürriyet, insaf, meyl-i taharri-i hakikat ve muhabbet-i insaniye“ ile aşılacağını ifade buyurmuş. Doğrudur, hakikattır ve dünya bu dört gerçeğin üstünde yürüyor, Mısır sokağa döküldü, başka yerlerde de dökülmek isteyenler var. Hepsine birden dönerek, kardeş Irak devletini ve halkını gösteriyorum. Onlar da ABD’ye sığınarak hürriyet istemişlerdi. Fakat her şey ortada. İnşâallah “İslâmın zeki mahdumu Mısır” bu badirelere düşmeyecektir.
Yeni Asya