Risale Haber-Haber Merkezi
Mısır'ın büyük âlimi Şeyh Muhammed Bahit Efendi 1908 yılında İkinci Meşrutiyetin ilânı günlerinde İstanbul'a geldi. O günlerde elli dört yaşlarında, kâmil bir İslâm âlimiydi. Genç Bediüzzaman ise otuz yaşlarında bir deha olarak bütün İstanbul âlimlerine -merhum Mahir İz'in tabir ve ifadesiyle- "Hodri meydan!" nidalarıyla gürleyerek meydan okumuş, "Her suale cevap verilir" diye herkesi munazaraya davet etmişti.
İşte tam bu günlerde İstanbul hocaları Mısır'ın büyük âlimi Şeyh Bahid'ten yardım isteyerek, genç Bediüzzaman'ı ilmen mağlûp etmesi için, Ayasofya Camiinin yanında bir çayhanede ikisini bir araya getirdiler.
Cam'ül'l-Ezher'in Reis-i Ulemâsı olan Şeyh Bahit Hazretleri Eski Said'e sordu:
"Osmanlı hükümetindeki hürriyete ne diyorsun ve Avrupa hakkında fikrin nedir?'
O vakit eski Said demiş: "Osmanlı hükümeti Avrupa ile hamiledir. Avrupa gibi bir hükümeti doğuracak. Avrupa da İslâmiyete hamiledir. O da İslâm devleti doğuracak."
Genç Bediüzzaman, Şeyh Bahid'in suallerine verdiği muhteşem cevaplarla feraset ve basiretini açıkça ortaya koydu. Şeyh Bahit, Bediüzzaman'ın cevapları karşısında,
"Ben bu gençle münazara edip de galebe çalamam, bu mağlûp olmaz bir dehadır" dedi.
(Son Şahitler, Necmeddin Şahiner)