"Misyonum İslam" dedi Hollywood'u elinin tersiyle itti

Müslüman terörist rolünü oynamam, dinime ihanet etmem isteniyordu. Ben misyonu İslam olan, İslam için çalışan bir sanatçıyım.

Sevinç Özarslan'ın haberi:
 
2005’te çekilen Hollywood yapımı film, Cennetin Krallığı’nda Selahattin Eyyübi’yi oynayarak ünlenen Mesut, artık Hollywood yerine, Türk sinemasında oynamayı tercih ediyor. Çünkü sanatçı, “Hollywood yurduma, dinime ihanet etmemi istedi.” diyor.

Suriyeli oyuncu Hasan Mesut’u (Ghassan Massoud) tüm dünya, Ridley Scott’ın yönettiği ‘Cennetin Krallığı’ filminde oynadığı Selahaddin Eyyübi rolüyle tanıdı. Çok başarılı bulundu ve herkesin gönlünü kazandı. 2006’da Kurtlar Vadisi Kuzey Irak’ta, geçen yıl da Karayip Korsanları’nın 3. bölümünde bir kaptan rolüyle karşımıza çıktı. Mesut, geçen hafta yeni bir Türk filminde rol almak için İstanbul’a geldi. 5 gün boyunca Yenikapı Mevlevihanesi’nde ve Kuzguncuk’ta kurulan cam atölyesindeki çekimlere katıldı. Biz de çekimleri izledik ve set aralarında kendisiyle görüştük.

Cihan Taşkın’ın ilk uzun metrajlı filmi ‘Kelebek’te çağdaş bir Mevlevi dedesini canlandıran Mesut, ilk Hollywood tecrübesinden sonra pek çok film teklifi almış. Mesela George Cooleney’in Oscarlı filmi ‘Syriana’ ve geçen ay vizyona giren Ridley Scott’un yönettiği, Russel Crow ve Leonardo Di Caprio’nun rol aldığı ‘Yalanlar Üstüne’ adlı filmi gibi.

Ancak Mesut, o rolleri kabul etmesinin mümkün olmadığını söylüyor ve nedenini şöyle açıklıyor: “Ya kötü bir Arap şeyhini ya da Müslüman terörist rolünü oynamamı istiyorlardı. Reddetmek zorundaydım. Hem kültürüme hem de şahsıma uymayan tekliflerdi. Yurduma, dinime ihanet etmem isteniyordu. Eğer o rolleri oynamış olsaydım siz de bana karşı tavır alırdınız. Ben misyonu İslam olan bir sanatçıyım. İman etmiş, İslam için çalışan biriyim.”

Mesut, Kelebek’teki rolünü kabul etmesinin en büyük nedeninin de bu olduğunu anlatıyor. Senaryoyu okuduktan hemen sonra teklifi kabul etmiş. Filmin senaryosu, 11 Eylül sonrasında oluşan ‘Müslümanlar teröristtir’ algısını değiştirmek üzerine kurulmuş.

Kelebek etkisi hikayesini bilirsiniz. Dünyanın neresinde olursa olsun bir kelebek kanat çırparsa yavaş yavaş o dalga büyür, fırtınaya neden olabilir, tüm dünyayı etkileyebilir ve olayların yönünü değiştirebilir. Ancak bu ‘Kelebek’ fırtınaya neden olmuyor, tam tersine bugüne kadar Müslümanların gıyabında koparılan fırtınaları dindiriyor.

Mesut, aslında bu noktada bazı Müslümanların da hatasının olduğunu söylüyor: “Evet, 11 Eylül Müslümanlara karşı kullanıldı, İslamiyet’e çok büyük zarar verdi. Burada bazı Müslümanların söylemlerinin büyük etkisi var. Çünkü onlar, 11 Eylül’ü New York zaferi diye nitelendirdi. Bu, talihsiz ve sonu nereye varacağı düşünülmeden sarf edilen sözler, tüm dünyayı İslam karşıtı yaptı. Amerika’nın, ‘İslam işte budur’ demesi için koz verildi ellerine.” diyor.

Zaman

Edebiyat Haberleri