Akademinin Ankara’daki merkezinde düzenlenen program Muhammed Atmaca’nın Kur’an tilaveti ile başladı. Ardından Molla Abdülkerim Çevik ile 2013 yılında yapılan ve Risale Akademi’nin youtube kanalında yayımlanan röportaj izlendi.
Açış konuşmasını Risale Akademi Kurucu Üyesi İsmail Benek yaptı. Benek, sıkıntılı dönemlerde dini ve manevi hizmetlerde bulunan Molla Abdülkerim Çevik’in ilmi ve manevi şahsiyeti ile böyle programlarda anılmayı hak ettiğini ifade etti.
Risale-i Nur dersleri yapardı
Molla Abdülkerim Çevik’in hayatı ve ilmi şahsiyetini anlatan Dr. Macit Sevgili, Çevik’in medresesine yardım kabul etmediğini, hep kendi imkânlarıyla masraflarını çekip çevirdiğini, 50’den fazla talebeye icazet verdiğini söyledi. Entelektüel ve açık fikirli kişiliğe sahip alan Çevik’in haftada bir Risale-i Nur ve sair âlimlerin kitaplarından dersler verdiğini belirtti. Sevgili, hayatından birkaç anekdotla sözlerine devam etti.
Biz talebeleri böyle işler için değil, okutmak için aldık
“Bir gün arabası çamura battığında çıkartmak için yanında bulunanlar “Bir iki talebe çağıralım hep beraber kurtaralım” dediklerinde “Olmaz. Biz bu talebeleri böyle işler için değil, okutmak için aldık” diyerek kabul etmez. Yine evinin önünde bir metre kar biriktiğinde “talebeler temizlesin” teklifini reddeder. Sevgili, Molla Çevik’in hayatı boyunca İslam’ın birliği ve Müslümanların saadeti için çalıştığını belirtti.
Prof. Çiçek: Molla Çevik’in öldürülmesinin arkasında uluslararası bazı karanlık güçler var
Prof. Dr. Halil Çiçek, Seyda ailesinin bölgedeki konumu ve Molla Abdülkerim’in şehadeti hakkında şunları söyledi:
“Norşin’in tasavvufa çok büyük katkıları olmuştur. Norşin’in manevi ve feyizli havasını dışarıdan gelenler hisseder. Seyda ailesinin bu bölgeye, özellikle ilme ve irfana çok olumlu katkıları olmuştur ve yönlendirmelerde bulunmuşlardır. Bediüzzaman Said Nursi de buradaki ilim ve irfan tezgâhından geçmiştir. Molla Abdülkerim’in ölümünün öyle basit ve adi bir olay olduğunu düşünmüyorum. Olayın arkasında uluslar arası bazı karanlık güçlerinin olduğunu düşünüyorum. Edvard Said, “Batı İslam dünyasını iyi tanıdı. Sonra işgal etti. Sonra da tarihsizleştirdi” diyor. Dediği gibi de oldu. Tarihi eser namına bir şey bırakmadılar. İslam dünyasındaki eğitim müesseselerini güdük hale getirdiler. Dini liderlerin ve şahsiyetlerin de itibarlarını sıfırlamak için çalışıyorlar. Yine Edvard Said, “İslamın Roma’ya üstün gelmesini Batı bir türlü hazmedemedi, aklından bir türlü silemedi” diyor. Bu nedenle İslam’ın tekrar aynı ihtişamına kavuşmasını istemiyorlar. Bunun için de her türlü entrikayı yapıyorlar. Molla Abdülkerim Çevik’in böyle bir komploya kurban gittiğini düşünüyorum.”
Medreseler idarecilere ve siyasetçilere yakın durunca halkın teveccühünü kaybediyor
Prof. Dr. Metin Yiğit, medreselerin toplumsal işlevi ve Molla Abdülkerim örneği konusunda şunları söyledi:
“Medreselerin sivil kalması lazım. Medreseler ve müderrisler ne zaman idarecilere ve siyasetçilere yakın durmuşlarsa halkın teveccühünü kaybetmişlerdir. Medreseler ve diğer dini müesseseler bölgenin dini duygularını besliyor, bir istinad noktası oluyor. Yani Bediüzzaman’ın imani meseleleri akli ve mantiki olarak ispatlayan biri olduğunu duyan birisinin kendisi bilmese dahi imanına bir dayanak hissetmesi gibi oluyor. Medreseler özel bir dille yazılan İslam’ın kaynaklarının dilini öğretiyor. Edebi dili de muhafaza eden medreselerdir. Medreseler, terbiyede, arabuluculukta, barışta, nasihat etmede, nikâh merasimlerinde, taziyede ve fetvada, sosyal çevre ile yakın iletişim halindedir. Küreselleşme fitnesinden medreseler de etkilenmiştir. Bu nedenle Bediüzzaman’ın dediği gibi ihlâs ve samimiyetle çalışmaya devem etmek gerekmektedir.”
İcazetnamenin arkasında büyük zatların ruhaniyetleri ve duaları var
Dr. Cüneyt Gökçe, Molla Abdülkerim özelinde medreselerde icazet geleneği konusunda tahlil ve değerlendirmelerde bulundu.
Gökçe, “Medresede edeb ve terbiye var. Medrese ürünü büyük zatlara sahip çıkmak lazım. Bu Kur’an ve sünnete karanlık mahfillerde hazırlanan komplo teorilerini bozmak için çok mühimdir. İcazetname çok önemli. Diploma demektir. Ama günümüzdeki diplomalar gibi değil. İcazetnamenin arkasında geçmiş asırların büyük zatların ruhaniyetleri ve duaları var. İcazet alanın üzerinde de bu bilinç ve sorumluluk vardır” dedi.
Program hatim duasıyla sona erdi.