Dönen dünyada, zaman akışı içinde yeniden kutsal ay Ramazana kavuşuyoruz.
Sema ve Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı, dua ve isteklerin kabul olduğu, kalplerin mutmain olup huzur bulduğu aya yetişiyoruz.
Şeytanların zincirlere bağlandığı, günahların işlenmemesine gayret edildiği, tövbe ve istiğfarların çok yapıldığı aya az kaldı
Bu mübarek ayda camiler dolup taşacak, mü’minler ibadete koşacaklar.
Teravih, teheccüd, nafile namazlarının fazlaca eda edilip, farzların da pekiştirilerek yapılacağı aydır Ramazan.
Gecenin bir bölümünde, yani sahurda kalkıp, abdest alıp namaz kılmak, sünnet olan bir şeyler yemek, “sahurda istiğfar etmek” ayıdır.
Gerek sahurdan sonra, namazlardan önce veya sonra, bilhassa camilerde okunan Kur’an ve takip edenlerle beraber mukabele adı verilen her harfine on sevaptan otuz bin sevap verildiği ibadetin yapıldığı aydır. Onun için Ramazana Kur’an ayı denmektedir. Yeryüzü adeta bir mescid hükmüne geçmektedir. Her köşesinde Kur’an sedaları yükselecektir.
Okunan Kur’an ve yapılan ibadetlerle alemin manevi havası temizlenmiş olur. Zararlı muzır maddeler yok olur.
Nefsin terbiye edildiği, nimetlerin kıymetinin anlaşılmasına ve şükrün artırılmasına vesile olan farz oruç bu ayda tutuluyor. İnsan aç kalmakla, fakirlerin halini de anlamış olur. Onlara yardım elinin uzatılmasına bir teşvik olur. Aynı zamanda insan, gün boyunca yiyip içmek ve nefsani isteklerden menedilmesiyle melekleşir.
Melek hayatı gibi bir hal alan insanın içi huzurla dolu. Manevi lezzet alıp, saadet ve haz alır. Hadiseleri Kur’an gözlüğüyle mütalaa edip, ezilip huzursuz olmaktan kurtulup, sevap kazandıran vesileler olduğunu bilir.
Her müslüman oruçlu olduğunu düşünüp, onlarla kavga etmek, kötü söz söylemek, çirkin kelimeler telafuz etmek gibi yanlışları yapmamaya dikkat eder. Hatta biri ona yanlış yapar, uygun olmayan davranışlarda bulunursa, “ben oruçluyum” der.
Sevapların fazla olmasından malların zekatı genelde bu ayda verilir. Fakirler sevindirilir. İhtiyaç sahiplerinin imdadına yetişilir.
Fıtır sadakası da bu ayda verilmesi vaciptir. Her ferd için bir kişinin bir günlük harcamasına denk olan bu sadaka da miskin, fakir ve ihtiyaç sahiplerine verilir.
Ramazan ayı gelince ben daha da heyecanlanıyorum. Çünkü sevapların yüzbin kat verildiği Mescid-i Harama girmek, orucu orada tutup, iftarı cemaat-ı kübra ile açmak, Kabeyi görerek milyonlarca insanlarla safta durmak farklı bir duygudur.
Bu mübarek ayda Resulullahı (asm) ziyaret etmek, yanı başında ibadet etmek, her hayra bin kat sevap verilen Nebi’nin (a.s.m) mescidinde bulunmak tarifi imkansız huzur veriyor.
Bu ramazanda da o mukaddes beldelerde olacağız.
Bu vesile ile bütün ağabey, kardeş, dost ve ehl-i imanın Ramazanlarını tebrik ediyorum. İnşaallah hayırlara vesile olur.