Birçok şâir “geçen yıl” bu meydanda var idi;
Muhabbet ateşinden yürekler kaynar idi.
Seyirciler katılır, şevk verirdi kelâma;
Mânâlara mısrâlar, manzûmeler dar idi.
Teşvîk, takdîr, tenkîdler yön verirdi ihvâna.
Bâzen söz sertleşirdi, mestûr kalırdı mânâ.
Bilmeyenler kavga var sanarak üzülürdü;
Sulhu sağlamak için atılırdı meydana.
Bir sessizlik bürüdü şâirleri nedense?
Hani peşrev çekenler; hani nerde el-ense?
Çayır, kispet, seyirci, hakem, cazgır var ama;
Cevap bulamaz insan, “Nerde yiğitler?” dense…
Kırkpınar’da yıllardır sabır gösterdi Otman;
Kemer kaç yıl belinde, şeksiz o başpehlivan!
Mahmutoğlu, Ahî, Genç, Sefer, Kaplan ve İraz,
Duraboğlu, Cezerî .. rakîb olduk bir zaman.
Toz-duman dağılınca, “toz olduk” birer birer.
Cezerî ayakta tek: “baş-altı” için bekler;
Hâriçten gazel atan Kànûnî’yi çağırır.
Arıyor sıkletinde kendine lâyık bir er!
Ben bir çırpı atayım muhabbet ateşine;
Belki yetiştirirler şâirler de peşine.
Harâret lâzım bize şu soğuk kış gününde;
Hasretiz dâim parlak, sıcak yaz güneşine.
Dünyâ felâketlerle durmadan sarsılırken,
Beşeriyet ümitsiz, âciz, gamlı; değil şen…
Belki bir tebessümle mânevî kuvvet bulur;
Mücâdele azmine bir şevk gelir yeniden.
Muhabbet Ateşi
{{member_name}}
{{formatted_date}}
{{{comment_content}}}
YanıtlaYükleniyor ...
Yükleme hatalı.