Ankara Temmuz'una Suad Alkan Ağabey'in Muhakemat'a genel bir bakış ve çerçeve veren semineri ile girdik. Yılların birikimi, bilim ve sanat felsefesi ile o kadar hem hal olmuş ki, muhakemenin disiplini içinde anlam denizine bizi götürdü. Kendisi çok rahat yüzerken, dinleyiciler boğulmamak için zihni çırpınışlarını ve kulaçlarını atıyordu.
“Aklı doğru kullanmak gerekir. İmansız muhakeme yanlıştır. Üstad Hazretleri’nin iki kök kitabı vardır. Biri Muhakemat, diğeri Münazarat’tır. Herkesin kendini sıfırlayıp Muhakemat’a talebe olması gerekir. Muhakemat’ın ilk adımı Hakikat’tir. Sonra Belagat ile hakikatler ifade edilir. Akide ile de zirveye çıkılır. Muhakemat, ruha akleder. Avrupa’nın akıl medeniyeti Bediüzzaman’la anlaşılır, Muhakemat’la anlam bulur.”
Suad Alkan Ağabey, köklü bir geçmişin, köklü eserlerini yeni çağa sunan iki kökten bahsetti: Münazarat ve Muhakemat. Muhakemat ile belagatın ruhunu ve ruhun aklı devreye sokan inkişafına girdi.
“Muhakemat'tan bahsedebilmek için İslam dilini konuşmak gerekir.”
Muhakemat ile belagat için “anayasal bir çerçeve” çıktığını, sözün kanun gibi anayasaya bağlı olması gerektiğini vurguladı. Düşüncenin dil ile ifade edilmesi halinde, dilin dini olması gerektiğini, dinin dili güçlendirmesi üzerinde durdu.
Mütefekkir oluşunun verdiği derinleşme ile her duraklamasında, sözün hakikat incilerinden dalgıç gibi alıp getireceği özden yana yaşayarak ve düşüncesinin iç eylemi ile konuştu.
Muhakemat'ın gündem olması onu mutlu etmişti. Yılların hasretiyle, sanat ve medeniyet alanında ekol olan Elif Dergisi'nin temellendirici ufku ile aydınlattı.
Münevver problemine değindi. Yetersizliğin fikir kaynakları üzerindeki etkilerinden bahsetti.
Kuşatıcı bir ruhun kalbe ve akla verdiği ilhamlarla, hayatını ve hafızasını teslim ettiği Risale-i Nur adesesinden baktıkça, modern dünyanın müşevveş aklına aydınlatıcı yeni pencereler açtı Muhakemat hayata (ruha) okunan bir kitaptır.
Muhakemat'ın belagat kaidelerinin bağlayıcı olduğunu, sözü asli mecrasında ilerlettiği ve ruh kattığını anlattı.
Her şey yeni başlamıştı dinleyiciler için. Katılımcı ve seminer verecek olan grup, bilim ve sanat felsefesi ile Muhakemat’ı anlamak üzerine verilen seminerin tadımlık olmasından memnundular. Dört günlük Muhakemat maratonuna hazırlanan 40 seminer verecek kişi için açılış mahiyetinde olan Suad Alkan ağabeyin semineri, diğerlerine bir selamlamaydı.
Sonrasına büyük ümitler ve anlamlar doğuran Muhakemat yolcuğu, Risale-i Nur ulemasının dikkatini çekmeye başladı. Yeni müzakerelerin kapısı açıldı. Hanım kardeşlerimiz, ayrıca iki günü Muhakemat’ın bir bölümüne/unsurul belağata ayırarak mevzuya daha fazla yoğunlaştılar.
Muhakeme güzergahında akıl yolculuğunu mantıkla sürdürmek ve kalbe açılan pencereler ile etrafı temaşa etmek, tefekkür koridorunda manay-ı harfiyi okutturuyor. İlmin hakikat unsurlarından aldığı terbiye, kalbin ve aklın kulağına belağatla anlatılmaktadır.
Bu anlatış, akide tahtında, her şey taht-ı tasarrufunda olan zatı tahkiki imanla idrak etmeyi netice vermektedir. Nübüvvet ile rehberliğe kavuşan beşer, cismani haşir ile dünyadan daha iyisine kavuşacaktır. Herkes sevdiği ile beraber olacaktır.
Ve unsurul akidenin üç temeli olan tevhit-nübüvvet-haşr-i cismani bölümünün kelime-i tevhit ile başlanması, kelam alimi Cüneyt Gökçe hocamızın/ağabeyimizin seminerde ortaya koyduğu tespitle, en büyük akit/mukavele ile akide unsurları başlatılmış oluyor.
Allah ve resulünün akti olan kelime-i şehadet ile unusurul akide bahsinin başlaması, en büyük akitle buluşturmaktadır.
Bediüzzaman’ın Muhakemat’ını farklı kılan, hikmetin muhakeme kapılarını sonuna kadar açmasıdır. Sonuçta herkes ayinesinin müşahedatına tabi olacağından yolun yolcuları da kalbin gözü ve aklın feneri ile açılan kapılardan bakacaklar ve ilerleyeceklerdir.
Muhakemat ile muhakemenin evrensel güzergahında beşeriyete giden bütün yollar trafiğe açılmıştır. Zihni ve kalbi açık olanlar, bu trafiğe çıkabilir.
Yolda üç levha görürsünüz;
Yaşasın Hakikat! Yaşasın Belağat! Yaşasın Akide!
Sonrası beşeriyet için Kevser havuzu ve Firdevs cennetidir.
Çünkü, “Hidayet bir nimettir ve ruhun cennetidir.”