Diyanet Dairesi ile Nur Dairesi bir ve beraberdir aynı menzile giden iki ok gibidir. Çünkü Risale-i Nur hizmeti gönüller üzerine nüfuz etmiş bir müessesedir. Diyanet de ülkemizde islamî nabzı tutmaktadır. Risale-i Nur gönüllerde İslam nurunu diri tutmaktadır.
Risale-i Nur hizmetinin serdarı olan Bediüzzaman Said Nursi de hizmetinin devamı ve eserlerin hem muhafazası hem de daha sühuletle insanlara ulaşması için diyanet dairesinin muavenetini arzu etmiştir. Tıpkı Bediüzzaman hazretleri gibi varis, naşir ve vekilleri de bu gayeye muvafık hareket etmiştir. Eserlerinin muhtelif yerlerinde de ve hayat safhalarında da beyanlar, telkinler ve gayretler hep bu minval üzerine olmuştur. Diyanet dairesi reisleriyle de münasebetleri daima kavi tutmaya gayret etmiştir.
"Zâten mes’elemiz dinî ve ilmî olmasından, her daireden ve adliye ve zabıtadan evvel Diyanet Dairesi alâkadardır.”[1]
"...haricî dinsizlik cereyanına karşı böyle eserleri neşretmek, Diyanet Riyaseti’nin vazifesidir."[2]
“Herhalde biriniz benim bedelime Diyanet Riyaseti’ne gitsin, benim selâm ve hürmetlerimle Ahmed Hamdi Efendi’ye desin ki…"[3]
Bediüzzaman hazretleri Diyanet dairesini Meşihat-ı İslamiye dairesinin naibi, varisi olarak görmektedir. Ve kat’iyyen bu dairenin hürmetine halel gelmesini istememektedir.
"Diyanet dairesi, Meşihat-ı İslâmiye gibi yalnız Türkiye’nin din muallimi değil, belki umum âlem-i İslâm’a Meşihat-ı İslâmiye yerine alâkası, nezareti, münasebeti var.”[4]
"Hem de Türkiye ile ittifak etmeyen İslâmî hükûmetlerde o mübarek daireye karşı sû’-i tevehhüm gelmemesine büyük bir vesilesi olan ve âlem-i İslâmın her tarafında belki Avrupa’da takdire mazhar olmuş Risale-i Nur, o Diyanet dairesini hem şerefini muhafaza ediyor, hem âlem-i İslâm’a karşı o dairenin bir eseri olarak intişarı gayet lâzım ve zarurî olduğunu, bu noktayı ehl-i vukuf tam nazara alsınlar.”[5]
“Hilafeti temsil eden Meşihat-ı İslâmiye ve diyanet dairesi; hem âlî, hem mukaddes, hem ayrı, hem nezzare olacaktır.”[6]
DİYANET DAİRESİ BAŞKANLARINA BEDİÜZZAMAN HAZRETLERİNİN NAZARI
“Bu senin eski medrese arkadaşların olan başta Ahmed Hamdi gibi zâtlar, dehşetli ve şiddetli bir tahribata karşı "ehven-üş şer" düsturuyla mümkün olduğu kadar bir derece bir kısım vazife-i ilmiyeyi, mukaddesatın muhafazasına sarf edip, tehlikeyi dörtten bire indirmeleri, onların mecburiyetle bazı noksanlarına ve kusurlarına inşâallah keffaret olur" diye kalbime şiddetli ihtar edildi."[7]
“...Diyanet İşleri Reisi Ahmed Hamdi, Said Nursî’den iki takım Risale-i Nur eserlerini; bir takımını Diyanet İşleri Kütüphanesine koymak, bir takımını da şahsına alıkoymak için istemişti.”[8]
Bediüzzaman Hazretlerinin talebeleri de hizmetin nabzını tutmak için neşretmiş oldukları lahikalar ile de şer cereyanlara karşı müteyakkız olmaya davet etmiştir! Bu sebeple mühim hadiselerde daima lahika neşredilmiştir.
Nur talebeleri Diyanetin 1950’li senelerde ki Din İşleri Müşavere Kurulundaki Ehl-i Vukufun müsbet raporlarından günümüze kadar yapmış oldukları hizmetleri takdir ve tebrik ederler. Devletçi ve teşkilatçı ruhlarını bu surette ispat ederler.
Diyanet İşleri Başkanlığı mürur-u zamanla Risale-i Nurun mahiyetini görmüş Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinin de teşebbüsleri netice vermeye başlamış. Sözler, Mektubat, İşaratü’l İ’caz, Mesnevi-i Nuriye eserleri Diyanet İşleri tarafından neşredilmiş diğer eserlerin de tab hazırlıkları devam ettiğini biliyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından Risale-i Nur’dan bazı eserlerin böyle fevkalade nazik zamanda neşri, dağıtımı büyük bir fa’l-i hayırdır. Hem memleketimize hem âlem-i islam’a ehemmiyetli bir sadaka olmuş, bela ve musibetlerin def-ü ref’ine vesile olmuştur inşallah. Biz ancak minnet ve şükran ile dualarımızı emriyle bu hayr-i azime vesile olan Reis-i Cumhurumuza ve bu emri layıkıyla ifa eden Diyanet camiasına arzediyoruz.
Evet bu çalışmalar gibi alem-i islamın dört bir tarafında gerek Diyanet Vakfı gerekse Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından yapılan çalışmalar ehl-i dalaletin, anarşinin ve bidat hareketlerinin belini kırmıştır.
Diyanet dairesi eliyle devlet tarafından Risale-i Nur Külliyatının basımı, devletimize diğer İslam devletleri tarafından bir muhabbet ve manevi bir sevgi hissedilmesine vesile olmuştur. Velhasıl kazanan Sıddıklar kaybedenler ise zındıklar olmuştur!
Bu süreçte tüm Risale-i Nur Arşivleri de birleştirilmiş ve artık söz arşivlerin bilgi ve belgelerine geçmiştir. İhtilaflı yerler mevcut nüshalarda mukayese edilerek bir ortak nüsha ortaya koyulmuştur. Diyanet baskılarında temel olarak ilk baskı nüshalar esas alınmıştır. [9]
“Burada Diyanetin sadece Risale-i Nur’un mühim eserlerinden olan Sözler, Mektubat, Mesnevi ve İşaratu’l İ’caz’ı basmakla kalmayıp ayrıca kıymeti her türlü tebriğin fevkinde muhteşem bir arşiv çalışmasına ön ayak olduğunu ifade etmek zorundayız. Bu vesile ile hem Diyanet’e hem Reis-i Cumhurumuza teşekkür sadedinde şu hizmetleri hatırlatmak ve bilmeyenlere bildirmek, duymayan yahut duymak istemeyenlere duyurmak icap ediyor yoksa çok silik söz ve hatta gıybet ve iftira yayılıyor;
1- Diyanet İşleri Başkanlığı Risale-i Nur’un bütün mahkeme safahatı zamanında aleyhte hiçbir zaman mütalaa arz etmemiştir. Diyanet ehl-i vukuf yazılarının tamamı müspettir. Diyanet İşleri Müşavere Kurulunun 23.5.1956 gün ve sayısız ehl-i vukuf kararlarıyla Bediüzzaman’ın Nur Risalelerinin tamamı serbestiyet kazanmıştır.
2- Diyanet İşler Başkanlığı Fetö’nün Nur Risalelerini sadeleştirme cinayeti karşısında Kültür Bakanlığının emriyle kendilerine tevdi edilen kanuni sahabet yetkisini fevkalade dikkat ve teenni ile icra etmiştir. Mesele sadece neşriyat meselesi değildir.
3-Diyanet İşleri Başkanlığı Envar, Sözler, İhlas Nur ve Rnk yayınları ile beraber yapılan ortak istişare ve çalışmalarla Aziz Üstadımızın eski ve yeni bütün eserlerini, bizzat Üstadımızın kendi tashihlerini yüzbinlerce sahife tutan bir dijital arşiv hazırlayarak bizlere kazandırdı.
Diyanet Riyasetinden vazifeli Zatlar bizzat Hazret-i Üstad’a ve o döneme ait bütün elyazması, teksir vesair nevinden -Türkiye ve yurt dışında- şahıs ve müesseselerde dağılmış halde bulunan kitap, mektup, belge vesair nüshalara ulaşmak için Hizmet Vakfı ile birlikte dijital arşiv çalışması yaptılar ve bu arşiv çalışması neticesinde şu ana kadar Hizmet Vakfının bünyesinde üç bine baliğ bir elyazması, teksir ve ilk dönem matbu nüshanın toplandığı müjdesini verebilirim.
Risale-i Nur’un neşri noktasında hiçbir yayınevinin muvaffak olamadığı böyle bir çalışmayı bütün islam alemine arzeden Diyanet’e müteşekkiriz.
4- Diyanet İşleri Başkanlığınca ve Diyanet Vakfınca basılan eserlere ilgili kurumların yayınevlerinden ve internetten ulaşmak mümkündür.”
Risale-i Nur Külliyatından mezkûr eserlerin basımını tebrik ve devamının da Diyanet Dairesi eliyle basımını bekleriz.
[1] Şualar (512)
[2] Emirdağ Lahikası-2 (10)
[3] Emirdağ Lahikası-2 (6)
[4] Emirdağ Lahikası-2 (181)
[5] Emirdağ Lahikası-2 (182)
[6] Münazarat (40)
[7] Emirdağ Lahikası-2 (10)
[8] Tarihçe-i Hayat (615)
[9]Dr. Mehmet Rıza Derindağ