Risale-i Nur Külliyatı’yla Kur’an’a talebe olmak, tefekkür ve tezekkür yolculuğudur. Bu sebeple düstur ve esaslara uygun hareket etmek Risale-i Nur Talebesi olmanın şiarıdır.
Risale-i Nur, Kur’an-ı Kerim’in çağımıza bakan yüksek hakikatlerini günümüz insanının idrakine sunan bir tefsirdir. Bu eserler, [1] sadece bir okuma ve öğrenme rehberi değil, aynı zamanda insanın ruhunu dirilten bir iman yolculuğunun haritasıdır.
Bediüzzaman Said Nursî, hayatını iman ve Kur’an hizmetine vakfederek bu yolda liyakatli talebeler yetiştirmenin önemine işaret etmiştir. Çünkü Kur’an hizmetinde liyakat, bir vazife değil, bir şeref ve sadakat nişanıdır.
Risale-i Nur, iman hakikatlerini yaşayarak öğrenen ve bu hakikatleri topluma taşıyan bir neslin inşası için yazılmıştır. Medeniyet-i fazıla işçiliğidir. Bu noktada, liyakatli bir Nur Talebesi olmak, sıradan bir kitap okuyuculuğun ötesinde, kalbi ve aklı Kur’an’a bağlayan, ruhu besleyen ulvi bir gayenin mümessili olmaktır.
Risale-i Nur'da liyakatli bir Nur Talebesi olmanın önemi sıkça vurgulanmıştır. İmanî ve ahlâkî bir vazife, yükümlülük olarak işlenmiş ve Üstad Bediüzzaman Said Nursî tarafından talebelerine rehberlik eden temel esaslar arasında yer almıştır. İmanî mevzuları ders veren temel eserler olan “Sözler, Lem’alar, Mektubat, Şualar” kitaplarında esasları işleyip yerleştirirken okurlarına Lahikalarla da usulleri yani metotları işlemektedir.
Liyakatli bir Nur Talebesi olmak, sadece öğrenme ya da bilgi edinme süreci değildir. Bu, iman ve Kur’an hizmetine adanmış bir hayat tarzıdır.
İşte Risale-i Nur'dan derlenen bu mevzunun önemi ve gereklilikleri:
İhlas ve Samimiyet
Liyakatli bir Nur Talebesinin yetişip sosyal hayatta misyon ve vizyon sahibi olarak çıkması insanların imanlarına çok büyük katkılar sağlamaktadır. (Kastamonu Lâhikası (5)
"Risale-i Nur’a sizin gibi pek ciddî sahip ve muhafız ve vâris ve hakikatbîn ve kıymetşinas zâtların benim yerimde benden daha kuvvetli, ihlaslı olarak vazife-i Kur’aniye ve imaniyede çalıştıklarını gördüğümden, kemal-i ferah ve sürur ve itminan ile ecelimi karşılıyorum."[2]
Bu ifade, hizmette ihlasın ne kadar önemli olduğunu açıkça gösterir. Nur Talebesi için ihlas, hizmetin ruhu ve şuurudur.
Sebat ve Metanet
Nur Talebeleri, hizmet yolunda karşılaştıkları zorluklara sabır ve metanetle göğüs germelidir. Zaten dava ruhunun hamurunda olan kavramlardır bunlar.
"Risale-i Nur dairesine, sadakat ve hizmet ve takva ve içtinab-ı kebair derecesiyle, o ulvî ve küllî ubudiyete sahib olur. Elbette bu büyük kazancı kaçırmamak için takvada, ihlasta, sadakatta çalışmak gerektir."[3]
“Sizin sebat ve metanetiniz, masonların ve münafıkların bütün plânlarını akîm bırakıyor.”[4]
Bu hizmet-i Kur’aniye'de her türlü sıkıntıya karşı dayanmak, ehl-i dalaletin oyunlarını bozan en büyük kuvvet olduğunu anlamaktayız.
Millete ve İnsanlığa Hizmet
Liyakatli bir Nur Talebesi, sadece kendi nefsi için değil, milleti ve ümmeti için çalışır. Manevi hizmetlerle ilgilenen birisi şayet Risale-i Nur dairesine girmişse nefsi için okuyup toplumun da tebliğ ve irşadı için çalışır. Bu hizmetiyle, okumasıyla da vizyon ve misyon yüklenmiş olur.
Risale-i Nur’un mesleğini şu şekilde burada izah edebiliriz ki, hakikat, ihlas ve Allah rızasını esas tutmakla insanlara rehberlik etmektir.
Fedakârlık ve Feragat
Nur Talebesi olmak, dünyaya dair menfaatleri ötelemek, arka plana atmayı gerektirir.
“Bir şeyde zahmet ve meşakkat, alâmet-i makbuliyettir.”[5]
Eğer hizmet-i imanîyede meşakkat ve zahmetler varsa, bunların hayatın fâniliğini insana hissettirdiği, ebedî bir saadetin sermayesi olarak geldiği düşünülmelidir. Bu şuur insana kuvvet vermektedir.
Şirket-i Maneviye Sırrı
Liyakatli bir Nur Talebesi, hizmetini yalnız kendi gücüyle sınırlı görmez. Zaten hizmeti kendisinden ibaret düşünen insan eksiktir, nakıstır. Bu insanları pergele benzetirim. Her şeyi kendilerinin etrafında döndüğünü zannettikleri için.
Liyakatli bir Nur Talebesi, Hizmetin, diğer Nur Talebeleriyle manevi bir ortaklıkla şirket-i maneviye içinde olduğunu bilir. Bu sır, iman hizmetine sadakati ve ümmet bilincini güçlendirir.
İman Hakikatlerini Yaşamak ve Tebliğ
Bir Nur Talebesi, iman hakikatlerini sadece öğrenmekle kalmaz, hayatına tatbik eder ve çevresine yayar, rol model olur.
“Şu sahranın Mâlik-i Ebedî'si ve Hâkim-i Ezelî'sinin ismini al. Tâ, bütün kâinatın dilenciliğinden ve her hâdisatın karşısında titremeden kurtulasın.”[6]
Liyakatli Olmanın Önemi
Liyakatli bir Nur Talebesi olmak, iman hizmetini en güzel şekilde yerine getirebilmek, Allah’ın rızasını kazanmak ve toplumda manevi dirilişi sağlamak adına büyük bir ehemmiyet taşır. Bu liyakat, kişinin hem kendi ebedî saadetini hem de ümmetin kurtuluşunu hedefler. Bu başlık aslında öncekilerin toplamı desem yeridir.
“İman hakikatı öyle bir çekirdektir ki, eğer tecessüm etse, bir cennet-i hususiye ondan çıkar; o çekirdeğin şecere-i tûbâsı olur.”[7]
“İman, bir manevî tûbâ-i Cennet çekirdeğini taşıyor. Küfür ise manevî bir zakkum-u Cehennem tohumunu saklıyor.”[8]
Liyakatli bir Nur Talebesi olmak ve Kur’an’ın çağları aşan mesajını insanlara ulaştırmak çok önemlidir. Çünkü Kur’an’ın mesajı, sadece geçmişteki insanlara, ölülere değil, tüm zamanlara ve insanlara hitap eden bir hayat rehberidir. İşte Risale-i Nur, bu mesajı asrımızın idrakine uygun bir şekilde tefsir ederek, manevi hizmetin, rıza-yı ilahinin anahtarı olmuştur.
“Arkadaş! Küfür yolunda yürümek, buzlar üzerinde yürümekten daha zahmetli ve daha tehlikelidir. İman yolu ise, suda, havada, ziyada yürümek ve yüzmek gibi pek kolay ve zahmetsizdir.”[9]
İhsan-ı ilahi olarak omuzumuza bu hizmeti koyan Allah bu mukaddes yolda yürüyen kardeşlerimizi muvaffak eylesin ve Kemal-i ihlas ve sadakatle daima muhafaza etsin. Amin. Amin. Amin.
Selam ve dua ile.
[1] “Bu manevî tefsir; "Sözler", "Mektubat", "Lem'alar", "Şualar" diye dört büyük kısımdan müteşekkil olup, yekûnü 130 risaledir.” Tarihçe-i Hayat (682)
[2] Kastamonu Lâhikası (5)
[3] Kastamonu Lahikası (97)
[4] Şualar (302)
[5] Kastamonu Lahikası (257)
[6] Sözler (6)
[7] Asa-yı Musa (18)
[8] Sözler (17)
[9] Mesnevi-i Nuriye (78)