Ülkemiz ender rastlanan büyük bir musibete giriftar oldu. Bu musibet çok büyük dersler ve ibretler bıraktı insan dimağ ve ruhlarına.
Depremin maddi ve manevi korku ve endişesi insanları sarıp "acaba tekrar olur mu, buraları da etkiler mi" vb. şekilde sarsıp insanlığın gündeminde ilk sırayı aldı.
En az onun kadar hayatı tehdit eden başka ve ebedi bir gündemimiz var. Ve bu gündemin enkazlarıysa her an çıkmakta ve her an kaldırılmayı beklemektedir. Hiç kuşkusuz bu enkaz ve yıkımlar ahlaksızlık pandemisi ve itikadsızlık enkazları ve sefahet çamurudur.
Özelde fert, genelde toplum için saadet ancak ve ancak iman ile mümkündür. İçtimai hayatta her hadise ibret ve tefekkür dersleriyle doludur.
Maddi musibetlerin enkazları elbette telafi edilir ama bu ahlaksızlık pandemisi ve itikadsızlık enkazları ve sefahet çamurunun tesiri ebedi hayatı imha edip ebedi bir şekavete sebep olur.
Allah ve maneviyattan uzak kalan her dimağ ve ruh dipsiz bir dehlize sonsuzun sonuna dek maddi ve manevi olarak düşecektir. İtikadsızlık, yaratılışa ve fıtrata uygun hareket etmemek ve dünyevileşmek bu dehlizin kilometre taşlarıdır.
Manevi zelzelelerin AKUD Ekibinin başında olanlar hiç şüphesiz ehl-i sünnet itikad ve amelini taşıyan Kur’an Şakirdleri olan Nur Talebeleridir. Manevi erler, maddi musibette de tüm imkanlarıyla sahalarda gönüllü olarak say u gayret ettiler ve etmektedirler. Hizbci, tekfirci bir anlayış taşımayan Nur Talebeleri uhuvvet, hamiyet, sehavet, cehd, azm gibi hasletlerle kollarını sıvayarak ehl-i imanın muavenetine koşuyorlar.
İman ve İslamiyet nimetinden yoksun olanlar hep zarardadır. Bu topraklar bin yıldan beri İslâmiyet’e ana yurtluk yapan adeta İslam ordusunun bir serdar-ı azamı olan mübarek vatandır. Bağrında binlerce şehit taşıyan bu topraklarda maneviyatın mayesi hala devam etmektedir. Çünkü maye asla bozulmaz ve mayelemeye devam eder.
Yaşanan maddi musibetin yaraları ancak ve ancak İslamiyetin ter ü taze hakikatlarıyla sarılabilir. Hiçbir maddi terapi bu yaralara merhem karamaz.
Bu büyük musibeti elbette mal bulmuş mağribi gibi şahsi, siyasi bir menfaat, kutuplaşma, ötekileşme içindeki imansızlık ve itikadsızlık irinini akıtma fırsatı olarak da görenler yok değil. Bunlar asla bu vatanın iman ve İslam mayesinden nasiplenememiş olduklarını da isbat ettiler bu musibette. Biz de buna şahidiz.
Cenab-ı Hakk’ın her bir vatandaşımıza, insanımıza iman ve İslamiyet şuuru vermesini ve bu şuurla hareket edip hem şahsi hem ailevi, hem de millete ait hukukumuzu muhafaza ederek toplumsal uhuvvetin, vatandaşlığın sorumluluğunu yerine getirebilme temennisiyle...
Tekrar depremde vefat eden bütün insanlara Cenab-ı Hakk’ın af ve mağfireti ile muamele etmesini niyaz ediyorum. Geride kalan yaralılara acil şifalar diliyorum. Yakınlarını kaybeden ve hayatta olan bütün depremzede kardeşlerimize ve insanımıza sabırlar diliyorum.
Umulur ki Allah’ın bir ikazı olan ve imanın şuurunu bilemeyenler de bu önemli konuyu hissedip idrak etmiştir.
Dolayısıyla aynı dili konuşan ve imanın saadetine ulaşanlarda olalım. İmansızlık enkazında kalanlardan olmayalım duası ve niyazında bulunuyorum.