Risale-i Nur Külliyatı okurken insan Yakub (as)’ı hatırına getirmelidir.
(Yâkub as) şöyle dedi: “Ben kederimi ve hüznümü sadece Allah’a arz ederim (şikâyet ederim). Ve sizin bilmediğiniz şey(ler)i ben Allah’tan (Allah’ın bildirmesi ile) bilirim.” [1]
Okurken hazzımızı da hissimizi de teskin ve teselli etmeliyiz. Okurken bu niyetle okursak haz ve feyz almamız kolay olacaktır.
Okumalar için verimli zamanlarımızı kollamalıyız. Yarı uyanık, aygın-baygın zamanlarda sadece okumak için yaptığımız okumalar istifade ve istifaze için verimli zamanlar değildir.
Risale-i Nur okumalarımızı okumaya istekli olduğumuz zamanda; yorgun olmadığımız, okumadan azami derecede faydalanabileceğimizi hissettiğimiz uygun vakitlerde olmalıdır.
Bu sabah, öğlen, ikindi, akşam, yatsı, gece olur. Zamanı hiç önemli değildir. Her vakit olabilir. Yeter ki dimağımız, halet-i ruhiyemiz hüşyar olsun.
Okumalarda kendi kapasitemizi de belirlemeliyiz. Dimağımızı hüşyar tutarak zihnî faaliyetlerimizi arttırmalıyız. Okurken hemen dimağ sayfadaki manaya müteveccih olamaz. Tıpkı araba motoru gibi bir süre çalıştıktan sonra ısınır motor. İşte bizler de az okuduktan sonra artık dimağ kendini sayfalara teslim eder.
“Evet, nazlanan ve istiğna gösteren nazeninlerin mehirleri dikkattir. Ve menzilleri dahi kalbin süveydasıdır.” [2]
Okumakla kendimizi nazenin olan manalarla meşgul edebiliriz. Şayet okumazsak, dikkat edemeyiz. Dikkat edemezsek de mananın mehrini verip kalbimizdeki kir ve pisleri o süpürgeyle süpüremeyiz.
Okumalardaki yoğunlaşmalar zaman içerisinde tecrübeyle ortaya çıkar. Herkes kendi kapasitesini anlar ve tatbike koyabilir.
Fikrî, dinî, ilmî ve imanî eserler okunurken yanımızda bir kalem ve kağıdın bulunması faydalı olacaktır. Çünkü mana bir kuş gibidir. Geldiğinde not alırsak o kuşu avlayıp dimağ kafesimize koyabiliriz. Yoksa o kuşlar uçar gider.
“Yüz defadan ziyade, gayet kıymetli bir hakikat-ı imaniye bana görünüyor. Te'lif zamanı tamam olması hikmetiyle, ne kadar çalıştım, o çok ehemmiyetli hakikati avlayamadım.” [3]
“Eskişehir Hapishanesi'nde, uzaktan uzağa aklıma göründü. Vaktinde kaydedilmedi ve çabuk o kudsî kuşu avlayamadık.” [4]
Bu şekilde bunu üstad Bediüzzaman Hazretleri de ifade ediyor. Üstad Bediüzzaman gibi bir fotografik hafızaya sahip allame bunu söylüyorsa günde kırk çeşit işlerle meşgul olan kafası dağınık olan bizler ne haldeyiz varın siz düşünün.
Kendinize göre önemli gördüğünüz yerlerin yazılması, not alınması veya ikinci okuyuşunuzda görebileceğiniz farkların tespiti noktasından yazarak not almak veya çizerek işaretlemek de faydalı olabilir.
Okuma ânındaki zihnî değerlendirmeleri kendimize göre kategorize etme imkânını da alacağımız notlarla değerlendirebilmeliyiz. Bazı zaman olur ki ihtiyaç ânında kenar notlarıyla konunun tamamını bir anda ve kısaca hatırlayabilmemiz mümkün olur. Bazen bir hatıra, bir rüya okuduğumuz yere kuvvet verip manaya zahir olabilir.
Kitaplardan okurken alacağımız notlar başka zamanlarda okumamızı kolaylaştırdığı gibi zaman kaybını da önler. Aynı zamanda mana pekiştirmesini de gerçekleştirir.
Okuduğumuz yerlerin yanına mevzunun ana fikrini ve varsa başka eserlerdeki yerlerin atıflarını yaparsak daha ciddi okumaya vesile olabilir.
Risale-i Nur okumamızda tekrar tekrar ve devamlı okumak yukarıda saydığımız çoğu maddelere ihtiyaç hissettirmez. Önemli olan Risalelerin dikkatlice ve hazmederek, manayı elde edebilmek niyetiyle okunabilmesidir.
Okumak bir fiildir fakat bütün her şey bu fiilden tezahür etmektedir.
Selâm ve dua ile.
[1] Yusuf Suresi 86. Ayet Meali
[2] Muhakemat (84)
[3] Emirdağ Lahikası-1 (145)
[4] Lem'alar (329)