Peygamberimiz aleyhissalatü vesselam, muharrem ayını “Allah’ın ayı” olarak nitelendirip ramazandan sonraki en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. (Müslim, Sıyam,, 202-203; Nesâî, Kıyamü’l-leyl, 6)
Muharrem ayının onuncu günü “aşura” diye adlandırılır. Sami dinlerde özel bir yere sahip bulunan Aşure gününde Cahiliye Arapları da oruç tutardı.
Hz. Peygamber efendimiz, Peygamberlikten önce ve Medine’ye hicretinden sonra bu günde birkaç defa oruç tutmuş, müslümanlara da tutmalarını emretmiş, ramazan orucunun farz kılınmasıyla birlikte bu orucu isteğe bırakmıştır.
Ayrıca, Peygamberimiz, muharremin sadece onunda değil dokuz ve on birinci günlerinde de oruç tutulmasını tavsiye etmiştir. (Buhârî, Savm, 69)
Hanefî ve Malikî mezheplerinde muharremin dokuzuncu günü ile birlikte onuncu günü ya da onuncu günü ile on birinci günü oruç tutulması sünnet kabul edilmiştir.
Şâfiîler ise bu ayın dokuz ve onuncu günlerinde oruç tutmayı müstehap sayar.
Hanefî mezhebine göre muharremin sadece onuncu günü oruç tutulması yahudileri taklit etme anlamına gelebileceği için mekruhtur.
Muharrem ayında tutulan oruç da Ramazan orucu gibi imsak vakti ile başlayıp akşam vakti girene kadar tutulur. Su içmeme şeklinde günlerce beklemek sünnette yoktur ve bidattır.
Sorularla İslamiyet