Muhteşem bir millet 3D bir destan: Darbe, direniş ve demokrasi

Alaettin TAŞKIN

Aziz ve necib milletimiz dünya demokrasi tarihine altın harflerle yazılacak bir demokrasi destanını yazmıştır. Böylece demokrasi İslam'ın dört halifesiyle başladığı gibi darbelere karşı demokrasinin savunması olarak milletin direnişini en güzel şekilde başarıyla yine müslüman Türkiye halkı gerçekleştirmiştir. Yani demokrasiyi müslümanlar başlattığı gibi demokrasinin son noktasını yine müslümanlar koymuştur.

Evet, aziz ve asil milletimiz darbeye sivil direniş darbesini indirerek Türkiye siyasi tarihinde darbeleri Yeni Türkiye'nin tarih öncesine mahkûm etmiştir. Bu asil milletin bir ferdi olmaktan en güzel kıvançla iftihar ediyorum.

Osmanlının torunları Yeni Türkiye'nin mimarları oldu inşaallah. Bu asil necib Türkiye milleti dünya milletleri arasında bir destan yazarak Türkiye siyasi tarihinde darbeleri artik "tarihin çöplüğüne" gömmüştür. Bin yılda zor kazanılacak bir başarıyı hamd olsun yüce milletimiz 4 saatte kazanmıştır.

Büyük milletimiz iki bin yıllık devlet geleneğiyle, bin yıllık İslam inancıyla 15 Temmuz darbesini muazzam bir sağduyu, sabır ve dünyaya örnek bir sivil direnişle savuşturmuştur. Çok nadir mevzi durumlar dışında iradesi haricinde darbe kalkışmasında bulunmak zorunda kalan asker hiçbir zarar görmemiştir. Bunun yanında darbeye kalkışan asker kılığındaki hainler özellikle Ankara'da Kızılay ve Genelkurmay binası önünde ulu orta sivil halka ateş açmışlardır. Yüzün üzerinde sivilin şehit olmasına sebep olmuşlardır. Ayrıca namlunun sivil halka doğrultulduğunu gören bir asker eğer gerçek bir ölüm tehlikesi yoksa derhal silahını bırakıp halkın safına geçmesi gerekir. Millet, iradesini ve namusunu korumak için namlunun, kurşunun ve tankın önüne ölümüne nasıl atılıyorsa, milletine darbe yapıldığını gören bir asker de darbecilerin değil derhal milletinin safına geçmelidir. Böyle bir iradesi ve imkânı olup da bunu değerlendirmeyenler mesuldür. Bu noktada asil milletimiz masum askeri hain teröristten ayırmasını çok iyi bilmiştir.

Hem kışlasında duran askere saldırıldı m? Yok. Silahıyla, tankıyla millete karşı sokağa çıkan bir asker ise bizim için açık bir tehdittir. O silahların yeri sokak değil sınırdır. Kanunsuz emre itaat edilmez, etmekte suçtur zaten.  İşte milletimiz bir darbe direnişinde askerin hakkını, hukukunu en güzel şekilde korumuştur. Hamd olsun, Rabbimiz bu mübarek millete böyle dehşetli bir darbeyi en az kayıpla savuşturma imkân ve kabiliyetini vermiştir.

Durum açıkça böyle olmasına rağmen bir kısım art niyetliler darbeye karşı sivil direniş gösteren halkımızın askeri linç ettiği, öldürdüğü şeklinde saçma sapan uydurma/montaj iftiralarla yüce milletimizi itham etmektedirler. Bu zevat dünya tarihinde nadir görülebilecek ve nadide olan bir kahramanlıkla açık, uluslararası bir darbeyi sivil direnişle durduran kahraman Anadolu halkının bu muazzam başarısına gölge düşürme amacındadırlar.

Özellikle laik sol grupların başını çektiği bu zevat demokratlık söylemlerine rağmen kendileri bu ülkede hiçbir darbeye açıkça hayır diyememişlerdir. İşte bu zevat hep pasiflikle, yobazlıkla ve cahillikle küçümseyip tahkir ettikleri Anadolu'nun 'saf' çocuklarının sivil direnişle açık bir askeri darbeyi engellemelerini hazmedemiyorlar. Böyle dünya tarihine geçecek bir demokrasi destanını bu 'yobaz' ve 'örümcek kafalıların' başarmasını çekemiyorlar.

Bu destansı sivil direnişi küçümsemenin, tahkir etmenin birincil sebebi bu olmakla birlikte bu laik sol çevrelere bakan şöyle bir nedeni daha vardır. Askerin meclisi bombalayarak, sivil halka gözünü kırpmadan kurşun sıkarak gerçekleştirmeye çalıştığı bir darbe Cumhurbaşkanımız Recep Tayyib Erdoğan'ın talimatıyla muhafazakâr, yerli ve milli değerlerine bağlı Anadolunun çocuklarının meydanlara inmesiyle engellenmiş olması o laik ve sol çevreleri iyice rahatsız edip korkutmaktadır. Çünkü darbeyi durduran Ak parti seçmeni hem milletin büyük takdirini kazanmış, hem de başta Reis-i Cumhur olmak üzere Ak parti yöneticilerine büyük bir kıvanç ve gurur vermekle bu milletten, bu seçmenden aldığı güçle daha çok çalışmak şevkini ve daha büyük işler başarmak arzusunu vermiştir. Haliyle bu şevk ve arzu Ak partinin daha çok yıllar iktidarda kalacağını ve Erdoğan’ın büyük lider olarak ta uzun süreler partisinin başında ve ülkesinin başkanı olarak bulunacağını ifade etmektedir. İşte durum böyle olunca tabii ki laik sol çevreler bundan rahatsız olacak, kedinin uzanamadığı ete murdar demesi misali, kendilerinin elde edemediği ve asla edemeyecekleri bir başarıyı muhafazakâr kesimin başarmasını hazmedemeyeceklerdir.

Tabii bir de şu var ki her zaman ‘göreve’ çağırdıkları asker artık millete karşı o meşum o ‘görevini’ daha yapamayacaktır. Bu hazımsızlar da millete rağmen iktidar olma yolunda en büyük desteklerinden mahrum kalacak olmanın verdiği büyük acı bunları bu hale getirmiştir.

Milletimizin destansı direnişiyle durdurulan bu uluslararası darbe girişiminin önemli sonuçları olmuştur. Öncelikle şunu belirtelim ki bu darbe girişimi Türkiye'nin gelişmesinden, büyümesinden oldukça rahatsız olan dış odaklar olarak başta Amerika olmak üzere Batılı güçlerin arkasında olduğu ve haberi oldukları bir başarısız darbe denemesi olarak tarihe geçmiştir.

Bu noktada Müslüman dünyasının gelişip güçlenip özgürleşmesini istemeyen Batılı güçler İslam dünyasının lideri olan Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğunu iyice anlamış oldular. Tabi bu, onların uykularını kaçırıp korkularını ve hain planlarını daha da artıracaktır.

Mazlum ve mağdur müslüman dünyası ise Türkiye’nin gücünü gördükçe hem özgüveni artıyor hem de Türkiye'ye olan bağlılıkları artıyor.    Konu açılmışken bu başaranın bana öğrettiği bir hususu burada belirtmek istiyorum. Bir devletin en büyük gücü insan gücüdür. Ne petrol, ne teknoloji. En büyük güç, insan gücüdür. 15 Temmuz'da gördük ki ülkemizin sivil halkının gücü, vatan aşkı ve şevki Amerika'nın ve Rusya'nın ordularından daha çoktur. Böyle bir millete sahip bir ülke olduğumuzu görmek Cumhurbaşkanımızdan 80 milyonun her ferdine kadar -hazımsızlar hariç- hepimizi gururlandırmıştır.

Ayrıca bu başarı ülkemizin gelişmesini, büyümesini istemeyen başta pkk, dhkpc, ışid ve hazımsızlar olmak üzere içerdeki hainlere de iyi bir gözdağı vermiştir.

Son bir not olarak Fetullahçı örgütün ne mal olduğu artık ayan beyan ortaya çıkmıştır. Bu saatten sonra bu örgüte azcık bir sempati gösterenin ya aklından zoru vardır, ya da vatan sevgisinden.

Fetullahçı terör örgütü eğitim hizmetlerini ve dini bir kılıf gibi kullanan içi masonik bir örgütlenme olan ajanlık ve casusvari bir yapı olarak bağlı bulunduğu Yahudi misyonunun İngiliz - Amerikan üst aklına 'hizmet' etmektedir.

Mesiyanik/ Mesihçi bir ideoloji/bağlılık ile insan devşirmekle bağlılarını birer haşhaşiye çeviren aşırı derecede takiyyeci ve makyevalist bir örgüttür.

Rabbimiz bizi bu hain örgütün şerrinden korusun. İnşaallah devletimiz de bu hainlere laik olduğu cezayı en güzel şekilde verecektir.

 

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.