Bir gecenin yavaş yavaş geliyordu sonu,
Mü’min uyandı, adet edinmişti hep bunu,
O esnada semâya yükselen bir ses duydu,
Zaten onun da duymak istediği tam buydu,
O saatte kalkmak güzel ve memduh bir huydu!..
Ezan ki, kâinatta yok elbet bunun eşi,
Mü’min insan duyunca bırakır kârı, işi,
Sesin geldiği tarafa gider dördü-beşi,
Onların başlamıştır bile içten yakarışı,
Sabahta, seherde mü’minin yaptığı buydu.
“Allahû Ekber”, “Allahû Ekber” sadâları,
Hep çağırır durur, felah için insanları,
Ne kadar güzel süslendiriyor semâları!
Bu davete uyanların dökülür günahları,
Günahları döken de o pak abdest suyuydu.
Mahlukat bütünüyle uyanıktır seherde,
Hepsi Kâinat Rabbinin emrine amâde,
Yalnızca gafil insanlar düşmüşler bir derde,
Nâdim olacaklar elbet ecel geldiğinde,
Şüphesiz ki, pişmanlık gafillerin sonuydu.
Mü’min abdest alır da, düşer cami yoluna,
Bu an canlanma görülür dünya semâsında,
Melekler alkışlar onu, sağında, solunda,
O doğruyu bulmuş, dünya değil umurunda,
Elbette gidilecek doğru yol tam da buydu.
Adımlar vakur, başlar eğik cami yolunda,
Ellerde tesbih, dudaklar da kıpırdamada,
Bundan daha derin vecd hali var mı dünyada?
Her şey geride kaldı, akıllar hep namazda,
Gafil olan kalkmadı, yazık, şeytana uydu.
Adımlar atılır bir bir mübarek mabede,
Eller bağlanır hemen Dergâh-ı İlâhî’de,
Artık gönüller Hudâ’da, alınlar secdede,
Rabıta gerçekleşmiş çoktan Rabb-ı Samed’e,
Her mü’minin yapması gereken elbet buydu.
Mü’min insan güne başlamalı namaz ile,
Rabbin emrine uymalı hulûs-ı kalb ile,
İşleri yapmalı rıza ile, ihlâs ile,
Yaşamalı her zamanı acz ile, fakr ile,
İblis’i lanetli kılan, elbet gururuydu.
İmandır insanı insan eden, sonra namaz,
İman büyük nimet ki, ruhlara veriyor haz,
Elbette mü’min için namaz, olmazsa olmaz,
Hiçbir mazeret bunun için mazur kılmaz,
Mü’mini cezbeden de namazın huzuruydu.
Rabbin rızası varsa günler huzurla geçer,
Böylece hasenatlar da günahları geçer,
Kalb her an, her zaman faydalı olanı seçer,
Gam, keder unutulur, ruhlar feraha erer,
Mü’mini yücelten, elbet imanın nuruydu…