Mahallemizde güzel bir cami var. Bayağı da büyüktür. İhtiyaca tam cevap veriyor. Cuma günleri her cami gibi dolup taşıyor. Cemaatle namaz kılabilmek için fırsat buldukça vakit namazlarına giderim.
Geçen pazar ikindi namazını kılmak üzere gitmiştim. Namaz ve tesbihat sonrası dışarı çıkarken caminin iç arka köşesinde bir gurup gencin ellerinde kitap bir şeyler okuduklarını gördüm. İlk aklıma gelen Risale'i Nur dersi oldu. “Büyük ihtimalle ders okuyorlar” dedim içimden.
Hep hayal ederdim “şu camilerde namaz sonrası dersi okunsa ne kadar iyi olur” derdim.
Vakit namazına gelen cemaatin çoğu emekli insanlardan oluşuyor. Yani aslında çoğunun işi yok 10 dakika 15 dakika ders dinlemeleri onlara zaman kaybı değil aksine büyük bir manevi fırsat olurdu. Yaklaştım baktım hakikaten ders okunuyor selam verdim ve oturdum.
Güzel bir bahis, tamda güncel, herkesin ihtiyacının olduğu bir ders... Uhuvvet Risalesi; mümin’e kin ve adavetin ne kadar zararlı olduğundan bahseden bir ders.
Ders sonrası katılanlarla tanışma imkanı oldu mahallemizde epey bir cemaatin olduğunu gördüm. Farklı cemaatlerden olduğumuz için daha önce tanışmamıştık. Ve musafaha edip ayrıldık.
Bugün gene gittim geçen haftadan kalan bölümü okuduk…
Bu bölüm:
“BEŞİNCİ VECİH
Hayat-ı içtimaiyece, inat ve tarafgirlik gayet muzır olduğunu beyan eder. (Mektubat/380)" diye başlıyordu; Müminler arasındaki inat ve tarafgirliğin zararlarını anlatıyordu. Gayet güzel cümlelerle, ikna eder bir üslupta; şerh ve izah ediyordu.
Gönlümüzden geçen odur ki bütün camilerde haftada bir defa dahi olsa bu derslerin başlatılması, okutulmasıdır... İnşallah o günleri de görürüz.