Bazı Müslümanlar, âlem-i İslam’ın içinde bulunduğu çaresizliğe bir çare olarak acil bir yardım ve bir zafer beklentisi içindedirler. Özellikle, “Hz. Mehdi gelse de âlem-i İslam’ı bu zilletten, bu çaresizlikten kurtarsa” diye büyük bir beklenti içindedirler. Hiç şüphesiz Allah müminlere yardım etmeyi vadetmiştir. Allah, “Andolsun senden önce biz nice peygamberleri kendi kavimlerine gönderdik. Peygamberler onlara apaçık mucizeler getirdiler. Buna rağmen suç işleyenlere hak ettikleri cezayı verdik. Müminlere yardım etmek de bize düşer”[1] buyuruyor. Bu ayet gösterir ki, Allah’ın yardımı Allah tarafından müminlere verilen bir vaat ve bir haktır.
Fakat şu var ki, Müslümanlar İslam’a ve Kur’an’a hizmet etmek, Allah’ın dinine yardım etmekle mükelleftirler. Allah Kur’an’da “Ey iman edenler! Allah’a yardım ederseniz O da size yardım eder ve ayaklarınızı sağlam bastırır”[2] buyuruyor. Ayette geçen “Allah’a yardım” deyimi, “Allah’ın dinine yardım” manasındadır. Demek ki Allah’ın müminlere yardımı, bizim O’nun dinine yardım etmemize bağlıdır. Yani O’nun gönderdiği Kitabı ve Resûlünün sünnetini okuyup anlamalı ve hayatımızın programı haline getirmeliyiz. Eğer yarın Hz. Mehdi gelecek olsa, yapmakla yükümlü olduğumuz dersleri bırakıp onu izlemeye gidemeyiz. Eğer Hz. Mehdi gelir de bize yeni bir görev verecek olsa o başka. Ancak unutmamalıyız ki Hz. Mehdi’nin, Allah’ın kitabından habersiz cahillerle işi olmaz. Zira onun böylelerine ihtiyacı yoktur.
Cenab-ı Hak bir diğer ayette, “Gevşeklik göstermeyin, üzülmeyin; eğer müminseniz şüphesiz en üstün olan sizsiniz”[3] buyuruyor. Allah “Eğer Müslümansanız” demiyor, “Eğer müminseniz” buyuruyor. Demek Allah’ın yardımını hak etmenin ve başkalarına üstün gelmenin şartı hakikî iman etmektir. Dünyada üstün bir konuma gelebilmemiz için taklidî iman batağından kurtulmamız gerekir.
Bir diğer ayette Cenab-ı Hak “Peki darda kalan kendisine yalvardığı zaman imdadına yetişen, sıkıntısını gideren ve sizi yeryüzünün yöneticileri yapan kim?”[4] buyuruyor. Bu ayete göre, duanın kabul olabilmesi için müminin izdırar haline düşmesi gerekir. Yani imkânlarını tüketmesi gerekir. Mümin imkânlarını tüketmedikçe Allah’ın yardımı gelmez.
Konuya açıklık getirmek için iki örneğe bakalım:
1) Allah şöyle buyuruyor: “Allah size yalnızca murdar eti, kanı, domuz etini ve Allah’tan başkasının adına kesilmiş olanı haram kıldı. Ama biri zorda kalırsa, haksızlığa sapmadıkça, sınırı aşmadıkça kendisine günah yoktur.”[5] Allah bu ayette, yiyeceği ve içeceği tükenmiş olan ve izdırar haline düşen müminler için kanunu değiştirmiş, murdar eti ve domuz etini, ölmekten kurtaracak kadar yemeyi onlara helal kılmıştır. Çünkü yiyecek ve içeceği tükenmiş bir mümin domuz etini yemezse ölecektir. Allah buna izin vermiyor ve yasağı kaldırıp domuz etini helal kılıyor. Zafer bekleyen Müslümanların yapacakları şey bellidir: İmkânlarını Allah yolunda tüketmek…
2) Müşriklerin üçte biri kadar, yalnız 305 (bir rivayette 313) müminle Bedir savaşına katılan Resûl-i Ekrem (S.A.V) savaşa girmeden önce ellerini semaya açarak dokunaklı bir yakarışla şöyle dua etmişti: “Allah’ım eğer bu bir avuç orduyu helak edersen yeryüzünde sana hakkıyla ibadet edecek kimse kalmayacak.”[6] Bunun üzerine Kur’an nassıyla sabittir ki, binlerce melek gökyüzünden peşi peşine inerek Müslümanlara yardım etmişlerdir.[7] Ve zafer Müslümanların olmuştur.
Yukarıdaki ayetler ve bu iki örnek gösteriyor ki, müminler imkânlarını Allah yolunda tükettikleri zaman ancak Allah’ın yardımına mazhar olup zafer bekleyebilirler. Evleri mağaza gibi ev eşyalarıyla dopdolu olan, her yıl yeni çıkan bir araba modelini satın alan, zevkinden, keyfinden fedakârlık yapmayan ve gece yarılarına kadar Amerikan filmlerini izleyen Müslümanlara kolay kolay Allah’ın yardımı gelmez. Demek zafer bekleyen Müslümanlar akıllarını başlarına almalı, önce imkânlarını Allah yolunda tüketmeli ve bedel ödemelidirler. Hz. Mehdi’yi beklemek ise tam bir safdilliktir. Çünkü Müslümanların yeryüzünde yönetici olmaları öyle kolay bir şekilde ve ağır bedeller ödenmeden olmayacaktır.
Bilinmelidir ki, Bedir’de zafer kolay gelmemiştir. Gelene kadar 14 Müslüman şehit oldu. Denilebilir ki, eğer o kahramanlar şehit olmasaydı belki Allah’ın yardımı gelmeyebilirdi. Bugün Filistin’de yaşananlar Müslümanlar için tam bir yüz karasıdır. Her gün yüzlerce Müslüman bazı Hristiyanların desteğindeki Yahudiler tarafından şehit ediliyor. İslam ülkelerinin liderleri gaflet içinde, gıkları bile çıkmıyor. Bu belayı defetmek için yapabileceklerini bile yapmayacak kadar gaflet ve acziyet içindedirler. Kim bilir zafer için Allah daha kaç kurbanın verilmesini ve ne bedeller ödememizi bekliyor. Eğer Hz. Mehdi’nin gelip bizim yerimize savaşacağını düşünüyorsak yanılıyoruz.