Dikkatle baktığımız zaman Kur’an-ı Kerim’in hidayet yolunda olan gençlere yönelik olarak, bazen peygamberlerden bazen de Peygamberlerin en yakınında olan asfiyadan model şahsiyetler zikrettiği gibi dalalet ehli olan gençlere yönelik de ibretli misaller zikretmiştir.
Hidayet Yolunda Olan Gençlere Verilen Örnekler
1) Kur’an-ı Kerim’in model örnek olarak zikrettiği şahsiyetlerin başında Hz. İbrahim (as) geliyor. Genç yaşlarda olan İbrahim (as) başını kaldırıp etrafındaki kâinatta tefekkür ediyor ve tefekkür yoluyla yaratıcısını buluyor. Böylece Allah’ın hidayetine ulaşıp müşriklere ibadet etmekten kurtulmuş oluyor. (وَكَذَٰلِكَ نُرِي إِبْرَاهِيمَ مَلَكُوتَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلِيَكُونَ مِنَ الْمُوقِنِينَ) “Böylece biz İbrahim’e göklerin ve yerin hükümranlığı hakkında bir bakış açısı kazandırdık ki, kalben mutmain kimselerden olsun”[1] ayeti, bir genç olarak İbrahim’in, Allah’ın yol göstermesiyle nasıl hidayet yoluna girdiğini ifade ediyor.
Bir diğer ayette, Hz. İbrahim’in dönemindeki müşrikler, putlarını paramparça eden gencin İbrahim olduğu konusunda istihbarat almışlardı. Genç İbrahim müşriklerin putlarını kırdıktan sonra kent halkı dehşete kapılmış ve bu işi yapanın kim olabileceği konusunda araştırma yapmışlardı. Kur’an şöyle der: (قَالُوا سَمِعْنَا فَتًى يَذْكُرُهُمْ يُقَالُ لَهُ إِبْرَاهِيمُ) “Onlardan bazıları, ‘Adına İbrahim denilen bir gencin tanrıları diline doladığı kulağımıza kadar geldi’ dediler.” İbrahim bu hareketiyle, tevhid dinine mensup olan bütün gençlere cesurca bir örnek olmuştur.
2) Kur’an’ın gençlere örnek şahsiyet olarak sunduğu Peygamberlerden birisi de Hz. Yusuf’dur. Yusuf (as) buluğ çağına erir ermez Allah ona ilim ve hikmeti vermiştir. Fakat Yusuf Peygamber’in imtihanı çok şiddetli olmuştur. Yusuf (as) genç iken, cazibesiyle erkekleri fitneye düşürebilecek saraydaki bir kadın ona musallat oluyor. Ama Hz. Yusuf (as) sabrı ve iffetiyle, uzun yıllar sürecek hapis hayatını göze alarak o cazibedar fitneden kurtulmayı başarmış ve iffetli gençlere güzel bir örnek olmuştur.
Hapse girmek ya da kadının isteklerine boyun eğmek arasında kalan Hz. Yusuf Rabbine şöyle yalvarmıştır: (قَالَ رَبِّ السِّجْنُ أَحَبُّ إِلَيَّ مِمَّا يَدْعُونَنِي إِلَيْهِ وَإِلَّا تَصْرِفْ عَنِّي كَيْدَهُنَّ أَصْبُ إِلَيْهِنَّ وَأَكُن مِّنَ الْجَاهِلِينَ) “Yusuf, ‘Rabbim, benim için hapislik, bunların beni çağırdıkları şeyden daha hayırlıdır. Bununla birlikte sen onların tuzaklarına karşı beni korumazsan hilelerine kapılır da kendini bilmezlerden biri olurum’ dedi.”[2]
3) Diğer taraftan Musa (as) Firavun gibi zalim bir hükümdarın evinde büyümüştür. Firavun onu evlat edinmiş ama Musa (as) şirkten ve tuğyandan hep uzak durabilmiş ve Firavunla ciddi bir mücadelenin içine girmiştir. Firavunun kibir ve gururuna rağmen Musa (as) hep fakirlerin elinden tutmuş ve mazlumların yanında yer almıştır. Allah onun bu halini örnek göstererek şöyle buyuruyor: (وَلَمَّا بَلَغَ أَشُدَّهُ وَاسْتَوَىٰ آتَيْنَاهُ حُكْمًا وَعِلْمًا وَكَذَٰلِكَ نَجْزِي الْمُحْسِنِينَ) “Derken Musa erişkinlik dönemini tamamlayıp iyice olgunlaşınca ona üstün bir muhakeme ve bilgi bahşettik. Biz, dürüst ve erdemli davrananları işte böyle ödüllendiririz.”
4) Önceki bölümde bahsi geçen Ashab-ı Kehfin durumu da gençler için bir model örnektir. Onlar, her türlü eza ve cefayı göze alarak Allah’ın elçilerini yalanlayan, Allah’ı ve ahiret gününü inkâr eden bir hükümdara karşı kıyam eden bir asfiya grubudur. Allah Kur’an’da, “Onlar Rablerine iman etmiş gençlerdi” buyurarak bu genç grubu methedip tevhid ehli olan tüm gençlere örnek göstermiştir.
Bu şahsiyetleri örnek alan mümin gençler, sadece Allah’a ibadet etmeyi gaye edinen, Allah’tan başkasına boyun eğmeyen, şehvet ve zaaflarına mağlup olmayan, zalimlerin karşısında durarak mazlumların yanında yer alan bir kişiliğe sahip olan gençlerdir.
Dalaletteki Gençlerden Verilen Örnekler
Diğer taraftan Kur’an, Allah yolundan ayrılan, cehalet ve dalalet vadilerinde dolaşan sapkın gençlere yönelik olarak yine bazı model şahsiyetlerden söz ediyor. Bunlarla ilgili iki örnek vereceğiz.
1) Hz. Nuh’un (as) oğlu bu sapkın grup için önemli bir örnektir. Allah şöyle buyuruyor: (وَنَادَى نُوحٌ ابنَهُ وَكَانَ فِي مَعزِلٍ يَا بُنَيَّ اركَب مَعَنَا وَلا تَكُن مَعَ الكَافِرِين قَالَ سَآوي إِلَى جَبَلٍ يَعصِمُنِي مِنَ المَاءِ قَالَ لا عَاصِمَ اليَومَ مِن أَمرِ اللهِ إِلا مَن رَحِمَ وَحَالَ بَينَهُمَا المَوجُ فَكَانَ مِنَ المُغرَقِينَ) “Ve Nuh, kendi başına bir yerde bulunan oğluna, ‘Yavrucuğum! Gel, bizimle birlikte gemiye bin. İnkâra kapılıp gidenlerle birlikte olma’ diye seslendi. Oğlu, ‘Ben bir dağa kaçıp sığınacağım. O beni sulardan korur’ dedi. Nuh (as) ise, ‘Bugün Allah’ın belasından onun rahmet ettikleri hariç, hiç kimse için kaçıp kurtulma ümidi yok’ dedi. Derken aralarına dalga giriverdi. Onun oğlu da artık boğulanlardan biriydi.”[3]
Yapılan rivayetlere göre Katade Hasan Basrî’ye bu ayeti sormuş. Hasan, “Vallahi o çocuk Nuh’un oğlu değildir” dedi. Katade diyor ki: “Bunun üzerine Hasan’a, ‘Allah Kur’an’da (إِنَّ ابْنِي مِنْ أَهْلِي) diye Nuh’tan hikâyede bulunuyor ve sen onun oğlu değildir, diyorsun. Bu nasıl olur?’ dedim. Hasan, ‘Eğer onun oğlu olsaydı (إِنَّ ابْنِي مِنّيِ) derdi, (مِنْ أَهْلِي) demezdi. O çocuk, Nuh’tan değil, Nuhu’n ailesindendir’ dedi.”
Ayette yer alan mesaj şudur: “Allah’a isyan eden bir kişinin makamı ne olursa olsun, ister sıradan bir insan olsun, ister Allah’a en yakın bir Peygamberin oğlu olsun fark etmez. Allah aziz ve hakîmdir.”
2) Bir diğer örnek de, kendisi Allah’a ve ahiret gününe imanı telkin eden anne ve babasına saygısızlık yaparak onların hakkını çiğneyen asi bir gençle ilgili bir örnektir. Allah şöyle buyuruyor: (وَالذِي قَالَ لِوَالِدَيهِ أُفٍّ لَكُمَا أَتَعِدَانِنِي أَن أُخرَجَ وَقَد خَلَت القُرُونُ مِن قَبلِي وَهُمَا يَستَغِيثَانِ اللهَ وَيلَكَ آمِن إِنَّ وَعدَ اللهِ حَقٌّ فَيَقُولُ مَاهَذَا إِلا أَسَاطِيرُ الأَوَّلِينَ) “ Şu var ki, kendisine imanı telkin eden anne- babasına ‘İkinize de yuh olsun! Ne yani, benden önce bunca nesil gelip geçtiği halde hiç biri dirilmemişken, bana diriltileceğimi mi söylüyorsunuz?’ diye çıkışan da var. Anne-baba da Allah’ın yardımına sığınarak, ‘Yazıklar olsun sana! Şuna kesinlikle inan ki, Allah’ın vadi mutlaka gerçekleşecektir’ der. Bunun üzerine genç anne-babasına, ‘Bunlar eskilerin masallarından başka bir şey değildir’ der.”[4]
Bu ayetin iman etmeden önce Abdurrahman b. Ebû Bekir (ra) hakkında nazil olduğu rivayet edilmişse de cumhur-u ulema bu görüşü reddetmiştir. Nitekim Hz. Muaviye’nin Medine valiliğine getirdiği Mervan b. Hakem, onun emri gereğince halkı oğlu Yezîd’in veliahtlığı için biat etmeye zorluyordu. Abdurrahman b. Ebû Bekir, “Bu Herakliyüs usulüdür, siz bunu mu getirmek istiyorsunuz?” diyerek biatin şekline itiraz etti. Abdürrahman’ın itirazına canı sıkılan Mervan, yukarıdaki ayeti kastederek, “Sen kim oluyorsun? Bu ayet senin hakkında nazil olmuştur” dedi ve Abdurrahman’ın tutuklanmasını emretti. Abdurrahman, kardeşi Hz. Aişe’nin evine sığınarak Mervan’dan kurtuldu.
Hz. Aişe Mervan’ın iddiasına cevap olarak, İfk hadisesiyle ilgili olarak nazil olan Nur’ Suresinin 11-20 ayetlerini kastederek, “Bizim hakkımızda gelen ayet bu değil, benim beratımla ilgili olan ayetlerdir” dedi[5] ve Mervan’ın hakaret ve iddiasını reddetti. O halde Allah bu ayette belli bir şahıstan söz etmiyor. Bu şekilde kâfir olup da mümin olan anne-babasına isyan eden herkes bu hükmün altına girer.