Ömer Çiftçi'nin Haberi
RİSALEHABER- Wardany yazısında batı dünyasının Müslümanlara karşı iki yüzlülüğünü ele aldı:
"Belirli bir periyot içinde önce Müslümanlara karşı bir saldırı veya tehdit gerçekleşir. Bu saldırı kimi zaman cinayet, kimi zaman cami saldırısı, kimi zaman mektup veya tehdit. Ardından solcular veya barışçılar adı verilen gruplar ortaya çıkar ve Müslümanları bağrına basma tiyatrosu sergiler. Bu gösteriler veya kampanyalar ise Müslümanlığa uzak, batı dünyasına yakındır. Örneğin Müslümanları Noel bayramı içine sokma çabası veya 'Müslümanım ama terörist değilim' gibi kampanyalar.
"Sizin bizi normalleştirmenize de, sevginize de ihtiyacımız yok. Biz zaten normaliz ve iyilerimiz-kötülerimiz var. Yani birey olarak sevilmeyi hak edenlerimiz sevilmeli, etmeyenimiz sevilmemeli. Ayrıca biz Müslümanların da, Hristiyanların da eleştirisini yapabiliriz."
Wardany'e göre 'Müslümanım ama noeli seviyorum' veya 'Müslümanım ama şiddetten nefret ediyorum' sözlerine kimsenin ihtiyacı yok. Müslüman olan zaten şiddetten nefret etmeli. Fakat Müslümanları birey olarak alıp, dinimizi bir tarafa atarak konuşmak da bir planın parçası gibi görünüyor.
Wardany'nin Huffington Post'ta yayınlanan yazısı harika bir noktaya parmak basarak bitiyor; "Şimdiye kadar hiç bir din ve din mensubu, Müslümanlar ve İslamiyet kadar özür dilemeye ve bahane üretilmeye zorlanmadı. Kimse Katoliklerin yaptığı Afrika katliamları için 'Katoliğim ama Afrikayı seviyorum' demeye zorlanmadı. Hiç bir Yahudi Filistin için özür dilemiyor. Fakat Müslümanlar için sürekli bahane üretilmeye zorlanıyor. Bu çifte standarttan tüm Müslümanlar bıkmış durumda."