"Keşke şehirlerin de bir kalbi olsaydı, insan kalbi gibi yansaydı...” Mısırlı şair Ahmet Şevki, hayran olduğu İstanbul’dan ayrılırken bu sözleri düşüyor seyir defterine... II. Abdülhamid döneminde İstanbul’a yaptığı ziyaretleri şiirlerle anlatan şair, aslında tüm dünyanın hayran olduğu bir kenti de tasvir eder. Bu tasvirin de yer aldığı Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi’de yayımlanan İstanbul konulu makaleler, Ahmet Apaydın ve Tunahan Kanıcı tarafından derlenerek kitap haline getirildi. ‘Payitaht İstanbul’ adıyla çıkan kitapta, üç imparatorluğa başkentlik yapmış İstanbul’un bilinmeyen yönleri yer alıyor. Piyer Loti’nin geçmişinden Robert Koleji’nin kuruluş öyküsüne, Haydarpaşa’daki İngiliz mezarlığından Ayasofya’nın başlangıç meridyeni kabul edilmesine birçok konu, bu kitapta okuyucuyla buluştu. İşte onlardan öne çıkanlar...
Başlangıç meridyeni kabul edilmişti
Yakup Emre’nin kaleme aldığı ‘Osmanlı’nın Başlangıç Meridyeni Ayasofya’ydı’ adlı makalede İstanbul’un simgelerinden biri olan Ayasofya’ya dair şu ilginç bilgiler yer alıyor: “Tarih boyunca, meridyenlerin ilk noktası olan seçilen Başlangıç Meridyeni zamana ve ülkelere göre değişmiştir. Eski Çağ haritalarında ilk meridyenin geçtiği yer olarak Kanarya Adaları kabul edilmişken, 6’ncı yüzyılda Bağdat, İskenderiye ve Yeşil Burun Adaları başlangıç noktası olarak belirlenmişti. 1884’te baş meridyen çizgisi olarak Londra’daki Greenwich semt seçilse de Osmanlı kendi coğrafyasında Ayasofya’dan geçen meridyen çizgisini kullanmıştı. ‘Arz-ı Halife’ veya ‘Arz-ı İstanbul’ denilen meridyen uzun yıllar başlangıç meridyeni olmuş, Müslümanlar da saatlerini buraya göre ayarlamıştır. Bu uygulama Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik Kanunu’yla (1932) son bulmuş, ülke içinde de Greenwich esas alınmıştır.”
Piyer Loti Değil İdris Köşkü Tepesi
Abdülkadir Özcan, kitaptaki ‘Piyer Loti Değil İdris Köşkü Tepesi’ adlı makalesinde Piyer Loti Tepesi’nin belki de hiç bilinmeyen hikayesini şöyle anlatıyor: “Eyüp semtinin Haliç’e nazır tepesi, Fransız yazar Piyer Loti’nin ismiyle bilinir. Ancak nice tarihi şahsiyete ev sahipliği yapan bu tepe büyük bir devlet ve ilim adamı İdrisi-i Bitlisi’ye atfen asırlarca İdris Köşkü Tepesi diye anılmış ve kayıtlara da bu şekilde geçmişti.” Birçok eserde bu bölgenin İdris Köşkü Tepesi diye geçtiğini belirten Özcan, isim değişikliğini şu sözlerle açıklıyor: “Cumhuriyet’in ilk yıllarında Fransız edebiyatçı Piyer Loti’nin zaman zaman Eyüp sırtlarında olup Haliç’e bakan kahvehaneye gittiği malumdur. Bu edip gitti diye, asırların yadigarı İdris Köşkü’nün Piyer Loti diye adlandırılması büyük bir hata olduğu kanaatindeyiz. Loti’nin adı zaman zaman gittiği kahveye verilmiştir.”
Kaynak: Melek Gedik-Karar