Hele bir bakın dostlar, bir tiyatro oynanıyor,
Senaryo ecnebiden, Müslümanlar yanıyor.
Baştakiler başrolde, millet ise figüran,
Millete sorulmadı, bu karar hiçbir zaman.
Ülkeyi kurtarıyor ülkenin başındaki,
Sormuyor ki millet; ülke işgalde mi ki.
Milletin parasıyla milletine bomba at,
Sonra milletten fazla, kendisi eder feryat.
Yardıma çağır Rus’u, hem İran’ı, yardıma,
Kulak tıka Türkiye’den yükselen feryadıma.
Vursunlar tüm halkını, yer ile yeksan olsun,
Senin bu gafletinden zalimler fırsat bulsun.
Silahları denensin halkının üzerinde,
Hep Müslümanlar mazlum dünyanın her yerinde.
Dinin mukaddesleri kullanılır cömertçe,
Kimse açık söylemez, niyetlerini mertçe.
Kimi Halife, kimi Mehdî, kimisi de Molla,
Diktatörlük yayılır ne yazık ki bu yolla.
Hepsinin fiilleri, hallerinin tam tersi,
Yaşamadan fetva verir zalimlerin hepisi.
Hak, hukuk, adalet, istişare hak getire,
Hepsi başına buyruk, belâ alır götüre.
Savaş yeri, kan gölü, hep İslâm ülkeleri,
Bir gün bile son bulmaz, mazlumların kederi.
Silah yapıp satarlar, petrolü de kaparlar,
Bir taşla tam iki kuş, bunu iyi yaparlar.
Hem Müslüman ölüyor, hem bahtı köreliyor,
Kâfir ne yaptığını gayet iyi biliyor,
Alıyor yanlarına Müslüman ülkeleri,
Katar’a el kaldırır, Müslüman kardeşleri.
Gâvurun iğvâsına aldanıp saldırırlar,
Ortalık sâkin iken, onlar toz kaldırırlar.
Bir yerde dursa savaş, öbür yanda çıkmalı,
Müslüman Müslümana, Allah deyip sıkmalı.
Senin burda savaşın, kâfirlere sükûndur,
Uyan artık Müslüman, bu kavgayı sen durdur.
Kur’ân olsun anayasan, Resulün de rehberin,
Sen teşebbüs etmezsen, hiç eksilmez kederin.
Gâvurdan dost olmaz, daha anlamadın mı,
El uzattı Türkiye, onu dost sanmadın mı.
Mazide hayırhahın, hep Türkler olmadı mı,
Onların zamanında, sen huzur bulmadın mı.
Beraber ihyâ’ etti, imar etti yurdunu,
Senden fazla korudu, senin koruduğunu.
Allah’ın rızasıydı onların tek gayesi,
Adalet ve dürüstlük onların sermayesi.
Gâvur gibi talan edip, yakıp yıkıp gitmediler,
Hiçbir kulu bilerek inan incitmediler.
Uyanın Ehl-i İslâm, Müslümanlar uyanın,
Allah’ı vekil edip, bir tek O’na dayanın.
Yoktur başka dostunuz, hiçbir an olmayacak,
Kardeşinden başka dost, hiç kimse bulmayacak.
Kaldırın ihtilâfı, ittihadı işleyin,
Gelecek güzel günü, muhabbeti düşleyin.
Gelir o an inâyet, gelir o zaman ferec,
İşte önünde iki yol, artık bildiğini seç.
***
İttihad-ı İslam
İttihad-ı İslâm, yani İslâm birliği, bütün Müslümanları derecelerine göre alâkadar eden ehemmiyetli bir mes'eledir. Zira ittihad-ı İslâm sadece siyasî bir mes'ele değildir. Bu ittihad iki mü'minin imanı kardeşlik rabıtalarıylâ irtibat ve tesanüdlerinden başlayarak tâ Âlem-i İslâm genişliğinde bütün Müslümanların teavün ve teşrik-i mesaîlerine kadar gider.
Müslümanların bu dinî kardeşliğinden gelen ve tesanüdden hâsıl olan muazzam kuvvetle, dinimiz, milletimiz, vatanımız her türlü tehlike ve her çeşit düşmanlardan muhafaza edilir ve sulh-u umumîye vesile olur. Bunun içindir ki, bu maddî ve mânevi kuvvetin karşısında dayanamayan düşmanlar, bu kuvvetin dağılıp parçalanması için her çeşit hîle ve plânlarla Âlem-i İslâmın ittihad ve tesanüdünü bozmağa çalışırlar.
İşte bu bozguncuların ifsadlarına karşı müteyakkız olmağa ve dinimizin çok ehemmiyetle emrettiği İslâm kardeşliğinin mâna ve mâhiyetini ve ehemmiyetini bilmeğe ve icablarını yapmağa gayret göstermek gerektir. Kur'an’ın (Enfal, 8/73) âyetinde, beyn-el İslâm teavün olmazsa büyük fesadların zuhura geleceğine dikkat çekilmektedir. İslâmiyet, teavünü netice verecek mühim vazife ve düsturlar getirmiştir. Meselâ, teavün ve ittihad-ı İslâm için haccın ehemmiyeti çok büyüktür.