Öncelikle bilgi vermek gerekirse Yirmibirinci Söz'de Said Nursi kendisine sorulan bir soru ve şüpheyi daha sonra nefsinden de duyması üzerine nefsini ıslah etmek maksadıyla cevaplandırmıştır. Bu şüphe kısaca "namazın her gün her gün beş defa kılınmasının insanı usandırması" durumudur.
Rivayete göre bu soruyu soran Fevzi Çakmak'tır. Kendisinin -her ne kadar zamanın modernleşme furyasına sessiz kalsa da- kişisel hayatında namazında niyazında bir insan olduğu söyleniyor.
İşin magazinsel boyutunu bir kenara bırakırsak bu konu inananlar için ciddi bir sorun olmaya devam ediyor. Namazın farz olduğuna, kılanların ödüllendirileceğine, kılmayanların ise cezalandırılacağına inanan yüz milyonlarca insan günlük bir saatini bu ibadete ayırmamaya devam ediyor. Ama biz bu yazıda konunun bu kısmıyla ilgilenmeyeceğiz. Bu sorunu yaşayan ve bundan rahatsız olan insanlara Yirmibirinci Söz'e müracaat etmelerini önerebiliriz.
Bu yazıda daha çok Said Nursi'nin namazın sürekliliğini sağlamaya, ibadet şevkini canlı tutmaya yönelik argümanlarını diyet devamlılığı konusuna uyarlayacağız.
Obezite ciddi bir sorun. Bununla beraber diyabet, kolesterol gibi çok görülen hastalıkların birçoğunda da diyet tedavisi var. Tahmini olarak ülkenin üçte ikisinin beslenmesinin düzenlenmesi gerekiyor. Ama diyet uygulamak bazen zor bir iş olabiliyor. Bunun birkaç sebebini sıralarsak;
-Diyette yasaklanan besinler genelde nefse en güzel gelen besinler oluyor.
-Bir kilonun yakılması için 7000 kalori açığı vermek gerek. Yani aslında kolay bir iş değil. Örneğin yarım saat yürüyen biri 150-200 kalori ancak yakabiliyor.
-Diyete bir süre düzenli bir şekilde devam etmek gerekiyor. Örneğin insülin direnci olan bir hasta kalori açığı verse bile yasaklı besinlerle insülin direncini tahkim ederse kilo veremez.
Bunlar gibi sebepler diyet tedavisini zorlaştırıyor. İnsanlara yasak listesi sıralandığında moralleri bozuluyor. İlk sordukları sorular: "Hiç mi yemeyeceğim" ve " Diyet ne kadar devam edecek" oluyor. Diyet tedavisini duyduğunda en çok üzülenler çölyak ve tip 1 dm gibi ömür boyu diyet yapması gerekenler oluyor.
Yani namazla diyet arasında aslında bir benzerlik var. İkisi de insana zor geliyor. İkisi de ödül-ceza sistemi taşıyor. İkisi de sorumluluklar yüklüyor. Yani Yirmibirinci Söz'deki soruyu diyete uyarlarsak hastaların çoğu ya halen ya kalen şu soruyu soruyor: "Diyet yapmak iyidir güzeldir, insana iyi ve sağlıklı hissettiriyor, insanı güzelleştiriyor ama her gün her gün devam etmek çok zor." Neyse ki diyetlerin birçoğu namaz kadar katı değil. Yani tatlı krizleri yaşayan biri çikolata yiyemese de meyve ile ihtiyacını giderebilir. Veya bazı dönemlerde ödüllendirilebilir.
Soruyu uyarladığımıza göre Said Nursi'nin cevaplarını uyarlamaya geçebiliriz.
1- Ömrümüz Ebedi Değil.
Yani her şey geçecek. Bu dünya sonsuza kadar anlık keyifler için yaşanabilecek bir yer değil. İnananlar için zaten böyle inanmayanlar ise anlık zevklerin genelde zararlı, genel ve sürekli bir huzurun tatmin edici olduğunu bilirler.
2- Diyet Vücudun ve Ruhun İhtiyaçlarını Karşılar.
Beslenmenin amacı vücudun ihtiyacı olan maddeleri vücuda almaktır. Diyet listeleri tam olarak bu işi görür. Zararlı maddeleri yasaklar ve faydalı olanları seçenek olarak sunar.
Ayrıca diyetine uyan biri vicdanen de rahat olacaktır.
3- Anı Yaşa
Sadece bugünden sorumluyuz. Yasaklanmış bir besini bir ay sonra yiyemeyecek olmak dert olmamalı. Şu anda yememeye gücüm yeter. Yerine sağlıklı bir alternatif tüketebilirim. O halde bir ay sonrasını düşünmek zorunda değilim.
Anı yaşama konusunda ikinci bir durum da diyelim kırk kilo fazlan var ve haftada sadece bir kilo veriyorsun. Sakın kilo verme hızının yavaşlığı seni vazgeçirmesin. Verdiğin her kilo seni rahatlatacak. Daha rahat nefes almanı, merdivenleri daha kolay çıkmanı, daha iyi yürümeni ve yemeklere karşı iradeni kuvvetlendirmeni sağlayacak. Verdiğin her kiloda kıyafetlerin rahatlaşacak. Diyete devam ettiğin her gün miden küçülecek ve gittikçe daha az yiyecekle doyduğunu farkedeceksin. O halde mutluluğu ve şevki ideal kiloya saklama. Her gün, o gün verdiğin yüzlerce gramdan dolayı mutlu ol. Sorumluluklar konusunda yarını ve dünü düşünme.
4. Ödüllerini Unutma
Diyetine devam edersen mutlu ve sağlıklı olacaksın. Diyeti bırakırsan şikayetlerin fazlalaşacak.
5. Günlük Hayatını Diyetle Uyumlu Hale Getir.
Uçuk kaçık planlar yapmana gerek yok. Günlük hayatını diyetle uyumlu hale getir. Örneğin ayrıca yürüyüş yapacak zamanın yoksa taşıt kullandığın sürenin bir kısmını ayır. Masabaşı çalışıyorsan oturarak yapılan egzersizleri araştır. Ara öğünde yanında bulundurabileceğin veya edinebileceğin alternatifleri araştır.
Yazının sonuna geldik. Gördüğüm bir tedavi dolayısıyla kilo aldığım bu dönemde biraz da kendi nefsime yazdığım bu yazının okuyanlara şifa olması dileğiyle...