Önceki yazılarda belirttiğimiz gibi lahikalara mektupların Risale-i Nur'la ilgili kısımları alınmıştır. Bu sebeple bazı mektuplarda yazının ortasından alınmış gibi bir hal bulunmaktadır.
Hulusi Yahyagil kendi kaleminden yazdığı resmi hayat hikayesine göre 1928-1930 yılları arasında Eğirdir'de görev yapmıştır. 1930 yılında yüzbaşı rütbesi ile memleketi Elazığ'a tayin olunmuştur.
"Muvasalatımın..." diye başlayan bu mektup memleketine döndüğü yılda yazılmış olmalıdır. Çünkü devamında oradayken yeni yazılmış nurlardan mahrum bırakılmamak istemiştir. Bu gidişin bir ziyaret değil tayin olduğunu gösterebilir.
Hulusi Yahyagil'in pederinin evinde şarkta adet olduğu üzere misafirlere tahsis edilmiş ve insanların her gün devamlı geldiği bir odası olduğu anlaşılmaktadır. Sonraki mektuplardan Hulusi Bey'in Elazığ'daki ders arkadaşları arasında ilim ehli insanlar da olduğu anlaşılacaktır.
Hulusi Bey akşam ile yatsı arasında bu cemaate nurları okumuş ve yaşama amacının Nur müellifine yardım etmek olduğunu hissetmiştir. Bu hissin Said Nursi'nin talebelik şartlarından biri olduğu daha önceki yazılarda belirtilmişti.
Sonraki paragrafta Nur hizmetinde muvaffakiyet, hüsn-ü hatime ve Cennette iki cihan serveri Hz. Muhammed'e (sav) ve üstadına komşuluk için dua istemiştir. Abdurrahman'ın hikayesinden daha sonraki mektuplarda bahsedilecektir.
Sonraki paragrafta yine Üstadının istihdam edildiğini vurgulamıştır. Kur'an nurlarından süzülen Risale-i Nur'un müellifi olan Bediüzzaman'ı istihdam eden o nurlara hizmet edecekleri de yetiştirecektir diyerek sonraki zamanın doğruladığı kanaatini izhar etmiştir.