Ali Ulvi Kurucu, Said Nursi'nin Tarihçe-i Hayatı'na yazdığı önsözde onun özelliklerinden biri olarak iktisatçılığını göstermiş ve bu iktisatçılığın maddi, beslenme ve zaman tasarrufu alanlarındaki yansımalarına değinmiştir.
Gerçekten de Said Nursi mütevazı bir hayat sürmüş; hediye almama, insanların mallarından istiğna etme kuralına dikkat etmiş, maddi şeylerde hep aza kanaat etmiştir. Ayrıca İktisat Risalesi'ni yazarak bunu talebelerine de yansıtmaya çalışmıştır. Biz bu yazıda İktisat Risalesi kitapçığından zayıflama diyeti yapan kişilerin alabileceği dersleri göstermeye çalışacağız.
1. Şükür-Şikayet endeksi
Bunu en iyi oruç tutanlar bilecektir. Aç ve susuz biri bir dilim kuru ekmeğin, bir bardak suyun ne kadar değerli olduğunu anlar. Yeme düzenini ayarlayan ve riayet eden biri yediği şeylerden daha fazla lezzet alacaktır. Ve yiyeceklerin değerini daha iyi anlayacaktır. Bu hal en temeldeki daireden yani rızık dairesinden başlayarak evrenin tümüne yayılan bir hayranlık dalgası oluşturacaktır. Ki bu hayret duygusu, şükrün anahtarı olduğu gibi sanatçıların sermayesi olmuştur.
2. Beslenmenin amacı
Yemek yemenin amacı vücudun ihtiyacı olan besin ögelerini vücuda almaktır. Böylece vücudun gelişimi, sağlığı ve tamiri için gerekli maddeler ve yaşam enerjisi sağlanmış olacaktır.
3. Tat alma Duyusunun İşlevi
Dediğimiz gibi sağlıklı ve dengeli beslenme bizim vücudumuza karşı bir görevimizdir. Tat alma duyusu bu görevin gerçekleşmesi sırasında alınan peşin bir ücret gibidir. Aynı zamanda tat alma duyusu, vücudun ihtiyaçlarını karşılamak için gerçekleştirilen beslenme işlemi sırasında alınan besinleri denetleyen bir kapıcı hükmündedir. O halde yemek yemek tat almak için gerçekleştirilecek bir iş değildir. Asıl olan sağlıklı beslenmedir. Alınan lezzet ise sadece peşin bir ücret ve denetleme aracıdır. Bu yüzden daha fazla lezzet almak için vücudun ihtiyaç duymadığı hatta zararlı şeyleri vücuda almak mantıklı değildir. Ayrıca dediğimiz gibi diyet sadakati yiyeceklerin lezzetini almaya daha fazla yardım edecektir.
4. İsraf Açgözlülük ve Hırsı Tetikler
Biz bu yazı özelinde israf derken sağlıksız beslenmeyi kastediyoruz. Sağlıksız beslenen biri vücudun ihtiyacı olmadığı halde daha pahalı yiyeceklere yönelmek durumunda kalır. Rızık dairesi en temel dairedir. İnsanın beslenme alışkanlıkları hayatının her alanına yansır. Sağlıklı bir öğün dururken daha yağlı sağlıksız bir öğünü pahalı olduğu halde yiyen; bir meyve, bir bardak sütle ara öğün yapabilecekken pahalı bir tatlı alan biri hayatının geri kalanında da muhtemelen tasarruflu davranamayacaktır.
5. Tatların Dilde Kalma Süresi
Diyelimki önünüzde diyetinizde bulunmayan bir tatlı bulunuyor. Yerseniz en fazla birkaç dakika bir haz alacaksınız sonra o haz geçecek. Ama diyetinizi ihlal etmiş olacaksınız birkaç dakikalık bir haz için. Üstelik bu bir alışkanlık halini alırsa sağlık problemlerine sebep olacak. İktisat Risalesi'ndeki bal örneği burada verilebilir. Oturup bir kase bal yemekle bir tatlı kaşığı balı yiyip "şükür" diyip çekilmek arasında alınan haz açısından çok ciddi bir fark yoktur. O halde neden sağlıksız olanı yapalım.
6. İbni Sina'nın Önerisi
“İlm-i tıbbı iki satırla topluyorum. Sözün güzelliği kısalığındadır: Yediğin vakit az ye. Yedikten sonra dört beş saat kadar daha yeme. Şifa, hazımdadır. Yani, kolayca hazmedeceğin miktarı ye. Nefse ve mideye en ağır ve yorucu hal, taam taam üstüne yemektir.”
Ağzı boş bırakmamak sağlığa zararlıdır. Diyet programında ana ve ara öğünler belirlenmeli bunlar dışında atıştırma yapılmamalıdır. Ve öğünlerde az yemeye çalışılmalıdır. Bu insülin direncini kıracak ve mideyi zamanla küçültecektir.
Gördüğüm bir tedavi nedeniyle aldığım kiloları vermek için diyete başladığım bu dönemde yazdım. Muhtemelen bu konuda başka çalışmalar vardır. Eğer varsa gözümüzden kaçmış affola. Bu da hatırlatma sayılır. Umarım faydaya ve şifaya medar olur.