20. yüzyılın ikinci çeyreği Türkiye’de bir dönüşümün yaşandığı yıllardır. Ülkeyi yönetenler Batı değerlerine dayalı seküler ve etnik duyarlılıkların hâkim olduğu bir dünya kurmaya çalışır. Dini değerler ve yaşantı baskılanır. Dini kitaplar ve yapılar büyük oranda yok edilir. Dindarlar hapis ve sürgünlerle cezalandırılır. Bediüzzaman ve talebeleri de bu tavırdan etkilenir. Hafız Ali Ergün defalarca tutuklanır fakat her seferinde beraat eder.
Matbaalarda Risale-i Nur basmak yasak olduğundan Hafız Ali’nin de içinde bulunduğu yüzlerce el tarafından çoğaltılır. Fakat evlere sık sık baskın yapıldığından kandil aydınlığında sabahlara kadar yazılan Nurlu hakikatlerin saklanması gerekmektedir.
Bir gün Nur’dan rahatsız olan geceyüzlü adamlardan biri yine Hafız Ali Ergün’ü şikâyet eder. Hafız Ali kapının arkasındaki odunların üzerine Risaleleri bırakır. Jandarmalar evi didik didik aramalarına rağmen Risaleleri bulamazlar. O gün de hapisten kurtulmuştur ama bu durum nereye kadar devam edecektir ki. O da kendince bir yöntem bulur. Risaleleri tenekelerin içine koyup lehimler. Ardından evinin duvarlarına yaptığı gizli bölmelere tenekeleri saklar.
Gün gelir Hafız Ali’nin ve eşinin ömür binası yıkılıp toprağa karışırlar. Mirasçısız vefat ettiklerinden evleri yıkılmaya yüz tutar. Yarım asır sonra sevenleri Nurlu hakikatlerin yazılıp okunduğu evi Kur’an Kursu yapmak isterler. Kazmayı vurduklarında duvarlara gizlenmiş Risale nüshalarıyla dopdolu tenekelerle karşılaşırlar. O gün bir daha anlaşılır ki, ne kadar baskılanmaya çalışılırsa çalışılsın hakikatlerin bir gün gün yüzüne çıkmak gibi karakteri vardır.
O gün Risale sayfalarının duvarlarını ördüğü ev Hafız Ali ve eşi Ümmühan Hanım cennetteki köşklerine taşınmasından sonra Yatılı Kız Kur’an kursu olarak faaliyetini sürdürmektedir. Dün gürül gürül Kur’an’lar, Risale-i Nur’lar tüten evden bu gün de aynı sesler yükselmektedir. Minik Aliler, Ümmühanlar; Hafız Ali ve Ümmühan Hanım suretinde ve siretinde İslamköy’ü şenlendirmektedir.
Ne mutlu bütün varlıklarıyla Rabbinin rızası için çile çekenlere…
Ne mutlu hayatlarını insanlığın saadeti için feda edenlere…
Ne mutlu kalp kalbe cennete giden Hafız Alilere, Ümmühan Ergünlere…
Ruhlarına el-Fatiha…
Hafız Ali’nin evinin duvarına teneke içinde sakladığı ve yarım asır sonra bulunan el yazması nüsha.
*Kaynak: Gökyüzü Rahlesinde Hafız Ali Ergün / Mustafa Oral / Hiçbişey Yayınları (Genişletilmiş 2. Baskı)
https://www.kitapyurdu.com/kitap/gokyuzu-rahlesinde-hafiz-ali-ergun/619798.html&publisher_id=10964