Yıllardır kanayan reyting yarasına atılan neşter, müstehcenliğin topluma AGB tarafından nasıl dayatıldığını ortaya koydu. Çarpık ilişkiler ve eleştirilen sahnelere yer veren dizilerin şikeyle reytinginin yüksek gösterilmesi, yapımcıları bu tür filmlere yöneltti. Toplumun tepki gösterdiği dizilerin dayanağı ise 'vatandaş böyle istiyor' yalanı oldu
Usulsüz reyting ölçümleri reklam gelirlerinin adaletsiz dağıtılmasının yanı sıra pastadan ciddi pay alan kanalların "vatandaş böyle istiyor" adı altında müstehcen yayınları her geçen gün artırmalarına neden oluyor.
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin, özel televizyonların yayına başladığı süreç içinde 20 yıldır çarpık reyting ölçme sisteminin olduğunu belirterek, 'Bugün bu çarpık sistem gün yüzüne çıkartılmıştır' dedi. Televizyon reytinglerinde şike yapıldığının emniyet operasyonları ile ortaya çıktığını ve üç yıldır bunun mücadelesini verdiklerini aktaran Şahin, reytingte yapılan şikeyi bizzat işin başında olan TİAK'ın 'denek bilgilerinin piyasaya dağıtıldığını kabul etmesiyle de" doğrulanmış hale geldiğini bildirdi.
MÜSTEHCENLİK DAYATILIYOR
Şahin şunları kaydetti: 'Reyting sistemi sayesinde 3 milyar dolar belirli gruplara dağıtılıyor. Bu 20 yıldır böyle. İşin ekonomik boyutu bir yana yıllardır televizyon izleyicisi müstehcen sahnelere mahkum edildi. Müstehcenliği özendiren sahneler, sahte reyting ölçümlerine sırtını dayayan kanalların en önemli işlediği konu haline geldi. Müstehcen sahnelerin reytingi her geçen gün daha da patlıyor ancak evinde bunu vatandaşın ailesiyle birlikte izlemesi diye bir şey olamaz. İşte reyting manipülasyonları meşru olmayan müstehcen olan unsurların sanki kabul görülüyor ve meşru sayılıyormuş gibi dayatıldığı bir sonuçtur.' Çarpıklığın giderilmesi için Şahin ayrıca, reyting ölçümlerinin RTÜK gözetiminde yapılmasını istedi.
HEDEF AİLE HAYATI
Reyting ölçümlerinin toplumun değerlerini ortaya koyan bir olgu olmadığının altını çizen Diyanet-Sen Genel Başkanı Mehmet Bayraktutar, Türk toplumunun aile hayatını tamamen bertaraf etmek için geçmişte olduğu gibi şimdi de filmler ve dizilerin kullanıldığını söyledi. Bayraktutar, "Görsel basında özellikle çizgi filmler noktasında planlı bir hareket var gibi. Toplum da bunu böyle algılıyor. Türk toplumunun aile hayatının tamamen bertaraf edilmesi, dejenerasyon söz konusu burada" diye konuştu. RTÜK'ün harekete geçmesini isteyen Bayraktutar, özellikle kadın programlarıyla ilgili bir düzenlemeye gidilmesi gerektiğinin altını çizdi.
Açık sahneleri halk değil AGB seviyor
Yapımcı ve yönetmen Mustafa Altıoklar, "Teşhisi doğru koyalım. Burada bazı ahlaksız adamların, ahlaksız yapımcıların karıştığı kirli bir tezgah var. Dürüst iş yapan insanların önü kapanmıştır" dedi. Yönetmen Hüdaverdi Yavuz ise "Müstehcenlik halk değil AGB ve o işlere karışanlar tarafından seviliyor. Televizyonların ve yapımcılar grubunun böyle bir ahlaki kaygıları yok. Sadece ticari kaygılarla bu işleri yapabiliyorlar. En kolayı müstehcenlik... Bunu yaptılar. İzleyicilere de bunu izlettiler. Bu müstehcenlik olsun diye değil, kısırlıklarından kaynaklanmıştır. Bu araştırma şirketi de işin içinde olmak üzere var olan çıkar ilişkisidir. Dürüst yönetmenlerin şansı bunlar yüzünden yok. Reyting olan yerde bize yer vermezler" dedi.
Yeni Şafak