Zaman oluyor ki sebeplerin hakkını verdikten sonra ille planladığımız netice hâsıl olmalı diyerek ya da dillendirmesek bile katiyyen olmasını bekleyerek âdeta Mutezile oluyoruz.
Bazı da, “ben öyle de yapsam böyle de yapsam netice hiç değişmez ki” veya “değişmezdi ki” diyerek Cebriye mesleğine yakışan bir itikada sahip oluyoruz.
İstikameti korumak, dengeyi muhafaza etmek, ehl-i sünnet ve’l cemaat dairesinde kalmak daimi bir teyakkuz, müdakkik bir nazar gerektiriyor.
Sebeplerle muamele ederken neticenin bu sebeplerin elinde olmadığına kat’i bir kanaat olmalı ki itikadımıza halel gelmesin.
Her şeyin Allah’tan olduğuna kat’i imanımız ile beraber sebeplere müracaat etmemizin de Allah’ın emri olduğunu hatırlamalıyız ki vazifemizi hakkıyla yerine getirelim.
Risale-i Nur, bu zamana kadar İslam âlimlerinin ciddi emek sarf ettikleri derin konuları avam lisanı ile anlatıyor hamd olsun. Rabbim istifade ve istifazamızı ziyade eylesin. Amin.