Taraf gazetesindeki manşet üstü bir haberde, Ankara devlet resim heykel müzesindeki eserlerin iyi korunmadığı, bir envanterinin çıkartılmadığı, güvenlik kamerasının bile olmadığı, çalınan eserler olabileceği”ni beyandan sonra sayım komisyonu üyesinin “maalesef her şey Allah’a emanet” sözünü eklemiş.
Gazete, iç sayfada haberi manşete taşıyarak “MÜZELER ALLAHA EMANET” başlığıyla vermiş. Haber metninde sayın üyenin ifadesinde “MAALESEF” ibaresi yer almıyor.
Bu haberin bu beyanın bu yorumun neresini düzelteceğiz?
Öncelikle ele almak istediğimiz konu, eserlerin korunup korunmaması değil. Ülkenin neyine sahip çıkmışız ki tablolarına sahip çıkalım. Kendi insanına sahip çıkmayan bir ülke sanatına, sanatçısına, sanat eserine sahip çıkar mı? Çıkmamış ama çıkmalı. Bunu medyasıyla, sanatçısıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla dile getirmeliyiz.
Gelelim haberin tenkid edeceğimiz tarafına.
İnsanların ağzından çıkan ve dini bilgisizlikten kaynaklanan, dini itikada aykırı, yanlış kelimeler var. Çoğunluk bilmeden kullanıyor.
Toplumda kullanılan bir çok yanlış deyimlerden biri de “işimiz Allah’a kaldı.” Bu haberde sözü geçen de bu cümlenin başka versiyonu. Yani biz güvenlik tedbiri almadık, alamıyoruz “eee artık güvenlik işi Allah’a kaldı.”
Sanki bizim güvenlik tedbirlerimiz gerçekten güvenli, onlar olmazsa Allah’a kalmış bir güvenlikten ne hayır gelir gibi bir mana çıkıyor. Halbuki esas koruyucu Allah’tır. “Ya Hafiz, muhafaza et” derken onun koruyuculuğuna güvendiğimizi belirtiriz. O korumazsa kimselerin koruma gayretinden bir netice çıkmaz.
Hastayı “kurtarmak” için bir müdahale yaptıktan sonra müdahalesinin fayda vermediğini gören bazı doktorlar “biz bir şey yapamıyoruz işi Allah’a kaldı” sözünü sarfediyorlar. Sanki Allah’la şifa verme işini belli bir oranda paylaşmışlar gibi. Buraya kadar benim yetkimdeydi ama iş beni aşmış, artık yaşatıp yaşatmamak ona kalmış der gibi. Halbuki doktorun yaptığı bir tedbirdir, bir cerrahi operasyondur. Şifayı her durumda verecek olan Allah’tır. Her zaman yaşatıp yaşatmamak O’nun yetkisindedir. Hayatı da, hastalığı da, şifayı da, ölümü de veren O’dur.
Tabi ki Allah bize kendi tedbirinizi almayın demiyor. Elbette tedbirimizi alacağız. Ama biz tedbirimizi al/a/madığımız zaman korunması nerdeyse imkansız ya da zayıf bir ihitmaldir manasına gelen sözler sarfetmememiz gerekir.
Bu sözleri kullanan kişilerin maksadının “canım biz tedbir almadık ama gerçek koruyucu Allah’a emanettir” olması inandırıcı olmaz. Çünkü haberlerin maksadı kişilerin, kurumların tedbir almadığının ortaya çıkartılması ve bu eylemsizliğin tenkididir.
Elbette devletin kurumları görevlerini tam yapmalıdır. Yapmamaları halinde medyanın, kamuoyunun gerekli ikazı yapması gerekiyor. Kişiler hakkında yasal işlemler yapılmalıdır. Ama bir yanlışı afişe edeyim derken bir başka yanlışa da düşmemek lazım.