“Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen, hayatından lezzet alır.” (Mektubat, 479)
Evet, ism-i azamla yaratılan ve kainatta nakş-ı azam olan insan doğru bir bakış açısına sahip olur ve doğru gözlükle bakarsa elbette güzel manalar ve hakikatler görecektir.
Boyalı basın ve ucu başkalarının ellerinde olanların dizi/film ve kitapları ümmet-i Muhammed olan bu vatan evlatlarını Kur’an ve Sünnetten ve doğru İslamiyetle beraber İslamiyete layık doğruluktan alı koymak için her şeyi kullanmaktalar.
Bunların yayınlarına bakınca hayat sadece zevk ve lezzetten ibaret hesap yok, sorgu yok. Ne yaparsan kâr. Bu mantaliteyle hareket ederek kendi düşüncelerinin doğruluğunu boyalı basınla iddia ediyorlar. Halbuki bir şey hakkında en net sonuç o iş ve şey neticelendiğinde olur.
Mesela bir tohum, kiraz mı vişne mi? Bunu anlamanın yolu ikisi de ekilip meyve verdiğini görmekle kimse itiraz edemez bir cevap olur. Boyalı basının mensuplarına bakıldığında uzaktan şaşalı bir hayat içindeki yaşantıları... Ama bu şaşaa maneviyat boşluğu ve yanlış yaşamanın getirdiği sıkıntılar sebebiyle ahiretten ümit kesik bir yaşam ve bakış açısıyla boşluklar içerisinde çırpınmaktadır.
Kur’andan uzak yaşayan ve hatta düşman olanların iddiaları için cevap: “Hıristiyanlığın malı olmayan mehâsin-i medeniyeti ona mal etmek ve İslâmiyetin düşmanı olan tedenniyi ona dost göstermek, feleğin ters dönmesine delildir.” (Mektubat, 479)
Terakki etmek ise insana ancak ümitle mevzubahistir. Nakş-ı azam olan insanı kainata nakşeden Allah’ın emir ve yasaklarına ters bir yaşantıyla değil. Zaten emir ve nehiy dairesinden çıkanlar dünya ukba sıkıntı ve me’yusiyete müptela oldukları görünüyor.