Nakşî, Kadirî, Nurcu, hangisi daha takvalı ise...

Milli Gazete yazarı Mehmet Şevket Eygi, "Müslümanlıkta, birlik içinde rahmanî bir çeşitlilik vardır. Biri Risale-i Nur talebesi, diğeri Nakşî, ötekisi Kadirî, bir başkası tarikatsız olabilir ve hepsi de iman kardeşidir" dedi.

Risale Haber-Haber Merkezi

Parçanın bütünden büyük olamayacağını ifade eden Eygi, her mü’minin Ümmet’in mensubu olduğunu, Ümmet’in içinde iyi veya kötü parçaların bulunduğunu, hiçbir parçanın Ümmet bütünlüğüne eşit olamayacağını belirterek, "Cemaatler vardır… Tarikatlar vardır… Dernekler, vakıflar vardır… Hizipler, fırkalar vardır… Gruplar, sektler, klikler… Bunların hiçbiri Ümmet denilen bütünlüğe eşit olamaz, onunla özdeşleştirilemez" şeklinde yazdı.

Bir cemaati veya tarikati Ümmet’ten büyük görmek ve göstermenin vahim bir hatâ, korkunç bir akıl ve firaset noksanlığı olduğuna dikkat çeken Eygi, yazısını şöyle sürdürdü:

Bendeniz, bazı şartlar dahilinde tasavvufa, tarikatlara taraftar bir Müslümanım. Birinci şart: Tarikat Şeriata bağlı olacaktır. Başındaki şeyh fakih olacaktır. Usûlüne uygun icazeti olacaktır. Beş vakit namaz dosdoğru kılınacaktır. İslam ahlakına aykırı halleri olmayacaktır. Tarikat ticaret yapmayacak, holdingleşmeyecek, bankalaşmayacaktır.   

Hiçbir tarikat Ümmet’in yerini tutamaz.

Tarikata girmek bir nasip ve kısmet meselesidir. Tarikata genel dâvet yapılmaz.

Çürük elmalar, yetersizler, ehil ve layık olmayanlar tarikata alınmaz.

Bir Müslümana sen kimlerdensin diye sorulduğunda öncelikle “Ben şu veya bu tarikatın mensubuyum” cevabını vermesi yanlıştır.  Doğru cevap şudur: “Ben elhamdülillah Müslümanım… İslam Ümmetindenim… Mezhebim Ehl-i Sünnet ve Cemaattir…”

Tarikat reklamı yapmak tasavvuf ahlakına yakışmaz.

Bütün Müslümanları şu Cemaate, bu tarikata sokmak için çırpınmak hatâdır.

Müslümanlıkta, birlik içinde rahmanî bir çeşitlilik vardır. Biri Risale-i Nur talebesi, diğeri Nakşî, ötekisi Kadirî, bir başkası tarikatsız olabilir ve hepsi de iman kardeşidir.

İman kardeşliği, diğer alt kardeşliklerden önce ve önde gelir.

Herkes için söylemiyorum, bazı Müslümanlardaki tarikat, cemaat, hizip holiganlığı İslam dinine, İman kardeşliğine zarar vermektedir.

Kur’an’da “Allah katında derecesi en yüksek mü’min, en takvalı olandır” mealinde ayet bulunmaktadır. Nakşî Kadirî Nurcu, hangisi daha takvalı ise Allah katında o üstündür. 

İstisnasız bütün mü’minlere Ümmet dersleri verilmelidir.

Mü’minin birinci mensubiyeti Ümmettir. 

Cemaatler, tarikatlar, hizipler, fırkalar alt kimliktir.

Türkiye devletinin vatandaşı olan herkesin bir kimliği, kafa kağıdı vardır. Ümmet mensubu olmak da bunun gibidir.

Bir kimse, ben İslam Ümmeti mensubu değilim derse kafir olur.

Meşrebimiz ne olursa olsun öncelikle Ümmet birliği için çalışmalıyız.

Ümmet binadır, cemaatler tarikatlar hizipler fırkalar meşrebler o binanın katları, daireleri, oda ve salonlarıdır. 

Ümmet dersleri verilsin demiştim. Kimler verecek, nasıl verecekler?

Yorum Yap
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.

Özel Haberleri