Risale Haber-Haber Merkezi
Milli Gazete yazarı Burhan Bozgeyik, Nakşîlerle Risale-i Nur talebelerini birbirine düşürmeye çalışanlar olduğunu söyledi.
AĞABEYLER DÜĞÜNDE
"Kardeşliğimizi Zedeleyecek Oyunları Bozalım!" başlıklı yazısında Bediüzzaman Hazretlerinin hizmetkârlarından Abdullah Yeğin Ağabeyin vefat haberini alınca bir anda hâtıralar deryasına daldığını belirten Bozgeyik, "1975’te üniversite tahsili için İstanbul’a geldiğimde kendilerini ziyaret etmiştim. Düğünümüze teşriflerini unutamam. Merhum Nâzım Gökçek Ağabey’le akraba olmuştuk. (Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ve merhum Cengiz Gökçek’le amcaoğlu. Kayınpederle bacanak) Nâzım Ağabey bize vekâleten meşveret için İstanbul’da olan bütün ağabeyleri dâvet etmişti. Merhum Mustafa Sungur, Bayram Yüksel, Abdullah Yeğin, Ali Uçar, Mehmet Kırkıncı, Osman Demirci, Muzaffer Arslan ağabeyleri… Validenin yapmış olduğu mahallî yemekleri çok beğendiklerini söyleyip iltifat etmişlerdi. Zaman içerisinde Abdullah Ağabeyle ve Bediüzzaman’ın talebesi diğer ağabeylerle muârefemiz ilerledi" dedi.
ABDULLAH YEĞİN AĞABEY BANA KIRK HADİS FOTOKOPİSİ VERDİ
Geçmişte çeşitli röportajlar yaptığını hatırlatan Bozgeyik, yazısını şöyle sürdürdü:
“Bize Nasıl Zulmettiler” diye bir araştırma yapmıştım. Tek Parti devrinde yapılan zulümleri belgelerle ispat ediyorduk. Bu araştırma gazetemizde yayınlandı ve büyük ilgi gördü. Çile Yayınevi kitap olarak neşretti. Kitap da çok büyük ilgi gördü. Gel görelim ki yasaklandı. Bu defa biz, “Madem öyle, işte böyle!” dedik. Anadolu’da tek parti zulmüne şâhit olanlarla konuştuk. Bu arada Abdullah Yeğin Ağabeyle de röportaj yaptık ve bu röportajımızı “Oy Zulüm Zulüm” isimli kitapta neşrettik. Arkadaşlarla bir seyahatimizde yolda Abdullah ağabeye rastlamıştık. Bize derlemiş olduğu kırk hadisin fotokopisini hediye etti. 1979 sonlarında, Hicrî 1400. Yıla giriş münasebetiyle “Zulmetten Nura Hicret” başlığı altında bir dizi röportaj yapmıştım. Listede Mustafa Sungur Ağabey de vardı. Röportajı evinde yaptık. Birlikte yemek yedik. Bu röportajı da 1980’de neşrolan bu ilk kitabımızda yayınladık.
NUR TALEBELERİ İLE MİLLİ GÖRÜŞ CAMİASININ ARASINI KİMLER AÇTI?
Gençlik yıllarını geride bırakıp da olgunluk devresine geçince, bol bol okuyup, devrin âkil kişileriyle konuşunca, ülkemizde olup bitenleri daha sağlıklı değerlendirmeye başlamıştık. Bir araya geldiklerinde ortaya muazzam bir güç çıkacak insanları kim birbirinden kopartmıştı Bu işin perde gerisinde hangi mihraklar vardı.
Meselâ Risâle-i Nur talebeleri niçin kırk parçaya bölünmüştü Nur Talebeleri ile Millî Görüş Camiasının arasını kimler açmıştı. Risâle-i Nur Talebesi gözüken bazı kimseler, MSP ve MHP aleyhine kitap ve broşürleri kimlerin telkiniyle yayınlamışlardı. Hedef ne idi? Nakşîlerle Risale-i Nur talebelerini kim birbirine düşürmeye çalışıyordu.
Bu ve benzeri sorular yalnızca beynimizde dolaşmıyor, âdeta demir tırmıkla beynimizi tırmalıyordu. Sonunda dayanamayıp “birinci ağızdan” işi öğrenmeye karar verdik. Bediüzzaman’ın hayattaki bütün talebelerini ve hizmetkârlarını ziyaret ettik. Sivil Toplum Kuruluşlarının önde gelen temsilcileriyle konuştuk (1992’de). Ufkumuzu açan en verimli konuşmalardan birini merhum Erbakan Hocamızla yaptık.
BEDİÜZZAMAN YILLAR ÖNCE UYARMIŞTI
Sonunda “Bismillah” diyerek bu kardeşliği zedeleme oyununu bozmak için ciddî adımlar attık. Bu adımlarımızın çok müessir semereleri oldu. Millî Görüş camiası, Kur’an-ı Kerim’in tefsirlerinden biri olan Risâle-i Nur gibi bir hazineye sahip çıktı. Risâle-i Nur okuyan camiâ da Erbakan Hoca ve arkadaşlarına karşı takındıkları tavrı bir tarafa atıp bu güzel camiâ ile kucaklaştı. Kim ne derse desin, 1994’ten sonra Refah Partisi’nin mahallî idarede ve daha sonra hükümet kurarak iktidara gelişinde bu “kardeşlik havası”nın mühim payı var.
Bediüzzaman hazretleri yıllar önce; “Risâle-i Nur talebeleri ile Nakşîleri birbirine düşürmek istiyorlar” diye, talebelerini uyarmıştı. Bush, yıllar önce, “Ben Kur’an’ın hâkimiyetini isteyenleri, tarikatlar vasıtasıyla bitireceğim!” diye bir söz sarf etmişti. Sözün özü: Kardeşliği zedeleyecek hareketleri yapanlar yanlış yapıyor. Kardeşlik için kucak açanlar doğrusunu yapıyor. Oyun aslında çok büyük. İşin içinde Londra var, Tel Aviv var, Washington var. Kalpleri imanla dolu gül gibi insanlar birbirini sevmeli, kenetlenmeli. İşte o zaman, bu ümmet için ter dökmüş olan o merhumların rûhu bayram eder. Allah rızası için hizmet etmiş olan bütün büyüklerimize selâm olsun. Ruhları şâd olsun…