Yüce Rabbimizin bizleri, kendi belirlediği saatlerde huzuruna kabul etmesi, ayrıca bir nevi LÜTÛFTUR. Ve muhakkak ki çok önemli bir nimettir…
Hani bazı belediye başkanları, haftanın muayyen günlerinde halkı huzuruna kabul eder ve dertlerini dinler. Onların talepleri doğrultusunda ve kendi imkânları nispetinde, makul isteklerini yerine getirir ya.
Teşbihte hata olmasın, yüce Rabbimiz de bizlere günün muayyen vakitlerinde randevular verir. Bizleri huzuruna kabul ederek, binlerce ihtiyaçlarımızı bildiği ve bizler talep etmeden bol bol karşıladığı halde, bazı özel isteklerimizi de bizlerden dinlemek ister.
Ayrıca, bizlerin çoğunlukla farkına bile varmadığımız ve de dil ile istemediğimiz halde, her birimize ikram ettiği binlerce nimetlere karşı, minnettarlığımızı ve teşekkürlerimizi kabul eder… (Namazın en önemli yönü de bu niyettir.)
Kendisine bir tek sigara bile ikram edildiğinde, teşekkür edebilecek minnettarlıkta yaratılmış olan insan, elbette binlerce nimete karşı lâkayt ve duyarsız kalamaz…
Bir sigara veya belediye başkanı tarafından karşılanması gereken ihtiyaçlarımız nerede? Yüce Rabbimiz tarafından, biz istemeden karşılanan ihtiyaçlarımız nerede?
İç âlemimizde fırtına kopması için, lütfen biraz dikkatli tahlil edelim:
Her dakikada 16-20 kez soluduğumuz havayı yüce Rabbimiz, her birimizin burnuna kadar sokuyor. Bizlere, o havayı zevkle ve keyifle içimize çekmek kalıyor.
Bundan sonra yani havayı içimize çektikten sonra, yüce Rabbimizin o havayı, yüz küsur trilyon hücrelerimizin her birine tek tek ulaştırdığından haberimiz bile olmuyor.
Hücrelerimizin ‘atık maddesi’ olan karbondioksiti aynı havaya yükleyerek, dışarı atmakla bırakmıyor. Ağzımızdan çıkarırken de binlerce kelime meyveleri verdiriyor. Yani bizleri o atık hava vasıtasıyla konuşturtuyor.
Çıkardığımız o karbondioksiti de ağaçlara, sebzelere ve çiçeklere sevk ederek, onların en çok ihtiyacını da karşılamış oluyor. O ağaçlardan bizlere tekrar oksijen olarak döndürdüğü gibi, karbondioksiti bir hammadde olarak, meyvelere dönüştürüyor.
Bu işlemlerle birlikte; ağaçlarda olduğu gibi bitkilerde de, sebzelere veya bin bir renkte ve kokuda çiçeklere dönüştürüyor.
Aynı Rabbimiz aynı anda, Güneşi en makul bir mesafede sapan taşı gibi döndürerek, bizleri hem ısıtıp aydınlatırken, hem de muhtaç olduğumuz binlerce sebzemizi ve meyvemizi pişiriyor.
İçlerine de, çok muhtaç olduğumuz D vitaminlerini de ilave ettiriyor…
Aynı Rabbimiz, aynı anda kalbimizin en makul ritmik hareketleri için, o mekanizmamızı sürekli samedaniyyeti altında tutuyor. Tıkır tıkır çalıştırıyor…
Aynı Rabbimiz aynı anda, her birimizin, tüm eşyaları tüm renkleriyle görmemizi sağlayan gözlerimizdeki, o akıl almaz hassasiyetteki faaliyetleri de ihmal etmiyor.
Aynı Rabbimiz, iştiha ile yediğimiz, yine onun ikram ettiği nimetlerin, mide ve bağırsaklarımızdaki taksimatını yerli yerine yapıyor.
Kalsiyumun göze değil de diş, tırnak ve kemiklerimize, fosforun gözlerimize, diğer minerallerin ve vitaminlerin tam ihtiyaç yerlerine kadar sevkini sağlıyor...
Aynı Rabbimiz, savunma sistemimize öyle kumanda ediyor ki, her dakika vücudumuza girmeye çalışan virüs ve mikropları, daha hücre kapılarındayken imha ettiriyor. İçeriye sızanları da en kısa zamanda bloke ettirip, zararsız hale getirtiyor.
Bu faaliyetlerin hiç birisinden bizim haberimiz bile olmazken, yüce Rabbimizin İlmi, Kudreti, Rahmeti, Hikmeti, Azameti, Samediyeti ve diğer Esması her an her saniye, her hücremizde tecelli ediyor…
Aynı Rabbimiz Hafîz ismi gereği, göremediğimiz âlemden bizlere musallat olan cinlerin şerlilerinden ve şeytandan bizleri koruyor. Aynı anda Güneşten gelen zararlı ışınların dünya üzerindeki tüm canlılara ve bizlere zarar vermesini önlemek için, inşa ettiği atmosferi her an kudreti ve tasarrufu altında, dağılmadan tutuyor. (Dünyamızın güneş etrafında kat ettiği bir saatteki hızının, 53 767 km/h. Olduğunu unutmayalım.)
Aynı Rabbimiz, beyin fonksiyonlarımızı, beyincik, omurilik, kalp, damarlar, sinirler, mide, bağırsaklar, böbrekler, göz, kulak, dil, burun ve diğer tüm organlarımızdaki akıl almaz faaliyetleri, biz bu yazıyı okurken bile hiç aksatmadan sürdürüyor.
Bunların hiçbirinden bizim haberimiz bile olmazken, merhameti sınırsız olan yüce Allah c.c. Rahmetini, Kudretini ve Merhametini bir an bile bizim üzerimizden esirgemiyor.
Tüm bu faaliyetler; özellikle Samed ve Rahman isimlerinin tecellileri olduğu için, herkese ferd ferd ve her canlıya tek tek şâmildir…
Hal böyle iken, bizleri böylesine seven ve düşünen, bizleri ilmiyle, kudretiyle ve samediyetiyle böylesine kuşatan, bizlere böylesine şefkat ve merhamet eden yüce Kudretin huzuruna, günde sadece beş defacık, koşarak gidilmez mi?...
Şayet bu konuda günde 5 defa çağrısı ve daveti olmasa bile, akıllı insanların bu müthiş ilgiye karşı, minnettarlıklarını sunmak için sebepler aramaları gerekmez mi?...
Çünkü akıllı insanlar, kendisine tek bir simit ısmarlayana veya bir çay ikram edene bile minnettarlıklarını ve teşekkürlerini iletmeyi gayet iyi biliyorlar…
İşte bunun içindir ki kâmil insanlar, her namaz vaktinden önce hazırlıklarını yaparak, 10-15 dakika önceden camiye giriyor. Veya bir başka zeminde seccadesinin üzerine oturup, O yüce Kudretin RANDEVU saatini huşû içinde bekliyorlar…
Ey Rabbim! Beni ve soyumdan gelecekleri namazını dosdoğru kılanlardan eyle! Ey Rabbimiz! Duamı kabul et! (14.Sure/40.Ayet.)
O insanlar ki, Rablerinin rızasını umarak sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, onlara rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve açık bağışta bulunurlar, kötülüğü de iyilikle savarlar. Dünya yurdunun hayırlı sonu, en güzel akıbet işte onlar içindir. (13.Sure/22. Ayet.)
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, onlar namazlarını ciddiye almazlar. (107.Sure/4-5.Ayet)
MoralHaber