Sosyal medya hesabından açıklamalarda bulunan Ortaç, "Namaza başlayacağım ama zamanı değil, 60'larda. Namaz kıl, akşam sahneye çık, içki versinler... Ne işe yaradı? Sevap mı işliyorum, günah mı? Beni bu hayatta en çok ne mutlu eder? Beni hiçbir şey mutlu etmez. En ivedi şekilde Allah'ın rahmeti beni mutlu eder" dedi.
2024'te müziği bırakacağını da sözlerine ekleyen Serdar Ortaç "Ben de köye yerleşeceğim, bu son veda turnem. 60 ili gezip bitireceğim, emekli olacağım" şeklinde konuştu.
60 YAŞINA KADAR YAŞAMANIN GARANTİSİ YOK MAALESEF
1970 doğumlu olan Serdar Ortaç 53 yaşında. Namaza başlayacağına dair güzel bir ibadete niyetlendi ancak 7 yıl daha erteledi.
Bir saniyenin garantisinin olmadığı dünyada 7 yıl yaşanacağının garantisi yok. Ama ölümün, kabre girmenin, ahirette yeniden dirilmenin, cennet ve cehennemin garantisi var.
"Allah'ın rahmeti beni mutlu eder" diyen Ortaç, namaz ibadetini bir gün dahi ertelemeden yerine getirmeye başlamalı. Çünkü Allah'ın rahmeti namazda.
NAMAZ KILMAYA İKNA EDEN METİNLER
Serdar Ortaç'a, Risale-i Nur'da yer alan namazın neden kılınmasına dair bölümlerden birini hatırlatıyoruz:
Dördüncü Söz
اَلصَّلاٰةُ عِمَادُ الدِّينِ ("Namaz dinin direğidir.")
Namaz ne kadar kıymettar ve mühim, hem ne kadar ucuz ve az bir masrafla kazanılır; hem namazsız adam ne kadar divane ve zararlı olduğunu iki kere iki dört eder derecesinde kat'î anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, gör:
Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, herbirisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki: "Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur. Sermayeye göre binilir."
İki hizmetkâr, ders aldıktan sonra giderler. Birisi bahtiyar idi ki, istasyona kadar bir parça para masraf eder. Fakat o masraf içinde, efendisinin hoşuna gidecek öyle güzel bir ticaret elde eder ki, sermayesi birden bine çıkar. Öteki hizmetkâr bedbaht, serseri olduğundan, istasyona kadar yirmi üç altınını sarf eder. Kumara mumara verip zayi eder. Birtek altını kalır. Arkadaşı ona der:
"Yahu, şu liranı bir bilete ver, ta bu uzun yolda yayan ve aç kalmayasın. Hem bizim efendimiz kerîmdir; belki merhamet eder, ettiğin kusuru affeder. Seni de tayyareye bindirirler; bir günde mahall-i ikametimize gideriz. Yoksa, iki aylık bir çölde aç, yayan, yalnız gitmeye mecbur olursun."
Acaba şu adam inat edip, o tek lirasını bir define anahtarı hükmünde olan bir bilete vermeyip muvakkat bir lezzet için sefahete sarf etse, gayet akılsız, zararlı, bedbaht olduğunu en akılsız adam dahi anlamaz mı?
İşte ey namazsız adam! Ve ey namazdan hoşlanmayan nefsim!
O hâkim ise, Rabbimiz, Hâlıkımızdır. O iki hizmetkâr yolcu ise: Biri mütedeyyin, namazını şevkle kılar; diğeri gafil, namazsız insanlardır. O yirmi dört altın ise, yirmi dört saat her gündeki ömürdür. O has çiftlik ise Cennettir. O istasyon ise kabirdir. O seyahat ise kabre, haşre, ebede gidecek beşer yolculuğudur. Amele göre, takvâ kuvvetine göre, o uzun yolu mütefâvit derecede kat' ederler. Bir kısım ehl-i takvâ berk gibi, bin senelik yolu bir günde keser. Bir kısmı da hayal gibi, elli bin senelik bir mesafeyi bir günde kat' eder.
Kur'ân-ı Azîmüşşan şu hakikate iki âyetiyle işaret eder. O bilet ise namazdır. Bir tek saat, beş vakit namaza abdestle kâfi gelir. Acaba yirmi üç saatini şu kısacık hayat-ı dünyeviyeye sarf eden ve o uzun hayat-ı ebediyeye bir tek saatini sarf etmeyen, ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulm eder, ne kadar hilâf-ı akıl hareket eder! Zira, bin adamın iştirak ettiği bir piyango kumarına yarı malını vermek akıl kabul ederse—halbuki kazanç ihtimali binde birdir—sonra yirmi dörtten bir malını, yüzde doksan dokuz ihtimalle kazancı musaddak bir hazine-i ebediyeye vermemek ne kadar hilâf-ı akıl ve hikmet hareket ettiğini, ne kadar akıldan uzak düştüğünü, kendini âkıl zanneden adam anlamaz mı?
Halbuki namazda ruhun, kalbin, aklın büyük bir rahatı vardır. Hem cisme de o kadar ağır bir iş değildir. Hem namaz kılanın diğer mübah, dünyevî amelleri, güzel bir niyetle ibadet hükmünü alır. Bu surette bütün sermaye-i ömrünü âhirete mal edebilir; fani ömrünü bir cihette ibkà eder. (Bediüzzaman Said Nursi, Sözler)
***
Dördüncü Söz'ün yanında yine Kur'an tefsiri Sözler eserinde Beşinci Söz, Dokuzuncu Söz ve 21. Söz adlı bölümler namazın hikmetine dair bölümler yer alıyor.