Vakıf, kendini adamış olan demektir. Arapça kelime karşılığı olarak “duran” demektir. Yani; bir yerde sabit duran artık hep orada durmayı ahdedendir.
Vakıfın biri tarafından vakfedilmiş olması gerekir. Mesela bir şahıs kendi sahip olduğu malını, evini veya taşınır taşınmaz eşyasını vakfedebilir.
Vakfedilmiş olan şahıs için ise hepimizin bildiği misal Hazret-i Meryem Vâlidemizdir (Rahmetullahi aleyha). Annesi ona hamile iken Meryem validemizi vakfetmiş, adamıştır.
Gelmek istediğim noktaya kestirmeden geleceğim. Bir kişi “ben vakıfım” diyebilmesi için birisini onu vakfetmiş olması gerekir. Ana baba dinimize göre insanın velisidir, bir nevi sahiplik hakkı vardır. Elbette Allah namına ve Allah tayin edip emrettiği içindir bu sahiplik. Hepiniz bunu idrak edecek itikadî alt yapıya sahipsiniz. Allah’tır sahibimiz gibi hamasi sözlere gerek yok bu zaten yakîn olmuştur inşallah bizlerde.
Ana baba gibi hizmet ve hürmet etmek ve hak ve hukukuna en azami riayet etmekle mükellef olduğumuz ve kendisine “öf” bile diyemeyeceğimiz insanlar bize “evlâdım biz seni Allah için vakfediyoruz, Allah yoluna adıyoruz sen bizim nezrimizsin. Biz senin her türlü ihtiyacını karşılarız memnuniyetle, yeter ki sen Allah için ve Resulü için, Kur’an, iman hakkı için dinimize hizmetkâr olasın” demedikçe biz kendi kafamıza göre kendimizi vakfedemeyiz. Hele ana babayı rencide ederek asla vakfedemeyiz. Kendimizi vakıf olduğumuz zannına kaptırsak da ana babamız bir gönül hoşluğu ve rızalığı ile vakfetmedikçe vakıflığımız olmaz. Oldu sanırsak netice itibariyle hüsrana uğrarız.
Bunları çok net yazıyorum. Farkında iseniz hiç olabilir gibi bir ifade kullanmadım. Bunun nedeni yıllarca şahit olduklarımdır, kendi tecrübelerimdir.
Her kim olursa olsun ve her ne kadar “hayırlı iş” yaparsa yapsın ana babasının hayır dualarını almadan yapılan işin hayrını gören bir Allah’ın kuluna rastlamamışım.
Bu bende ilmî bir bilgi olarak değil aynelyakîn olarak bulunandır. Bu nedenle yorumlara beni ikna sadedinde ifadeler yazmamanızı rica ediyorum. Elbette fikrinizi izhar etmekte hürsünüz lâkin dünya gelse beni bunun aksine ikna edemez zira şahit olduklarım bu neticenin katiyetine beni vâsıl eylemiştir.
Menfi neticeleri yazmak veya enaniyet asrından hissesini alıp kendisi kendine ait imiş zannı ile kendini vakfetmeye kalkmak ne gibi menfi neticelere sebebiyet verdiğinden bahsetmeyeceğim.
Elbette erkekler ile hanımlar arasında da bu konuda farklılıklar vardır. Baba, amca, abi, dayı gibi bir hâmisinin destek ve maddi manevi himayesinde olmayan bir hanım vakıf kalamaz. Ana babası râzı olmayan bir hanım da vakıf kalamaz. Kalsa neticeleri kendi rızası ile yüklenmek durumundadır. Zarara bilerek girene merhamet olunmaz.
Kısa, açık ve net yazmaya çalıştım. Dediğim gibi kimse beni aksine ikna edemez. Dilerse kendisi kendi fikrinde sabit dursun. Allah ilahımız iken irademize ket vurmuyor da biz mi “hayır öyle yanlış düşünmeye devam edemezsin müsaade etmiyorum” diyeceğiz.
Akla kapı açıp iradeyi elden almayanlardan olmak duası ile…
Hususen vakıf kardeşlerime selam ederim.