Bir televizyon kanalında Erol Büyükburç, İzzet Günay, Zaliha eski günleri anıyor
1960ta zirve oldukları dönemi hasretle yâd ediyorlar.
Eski şaşaalı günler geride kalmış, gelecekte ise gençlerden umutsuzlar.
Geçmişe mazi derler
Konuştukları bazı ayrıntılara takıldık.
Büyükburç ağzından bir bakla çıkardı.
Daha doğrusu tarihe dipnot düşecek önemli bir ayrıntı
Dedi ki:
1960 darbesinden bir gün önce komutanlar benden konser vermemi istedi. Çok büyük bir konser oldu
Ertesi gün tanklar sokaktaydı.
Program sunucusu biraz şaşkın:
Yani, o günler çok popülerdiniz. Gündem değiştirmek için sizi mi kullandılar?
Büyükburç, Bir bakıma evet
Neyse
İçimde kalsın. Söylemeyeyim. (Kanal 1)
Söylemedi. Sözü Böyle müdahalelere sıcak baktığına getirdi.
Bir sanatçının söylememesi gereken sözler.
Hele İzzet Günayın, 1960 darbesi halk hareketiydi. Hepimiz sokaktaydık demesini yaşına bağladım.
O dönem hem siyaseti, hem eğlence sektörünü elinde tutan bir avuç azınlık Türkiyeyi çok rahat yönetiyordu.
Demokrasi şuurunun yerleşmemesi için ellerinden gelen gayreti gösteriyorlardı.
Medya mantığı yoktu. Ama gazetelerde magazin yeni filizleniyordu. Dedikodu köşeleri boy veriyordu.
Bu yüzden Erol Büyükburç gibi gözünü batıya dikmiş ve hayran hayran Beatles topluluğu özentisi içinde olan grupları öne çıkardılar.
Dönemin gençliğini Büyükburç gibi müzisyenlerle oyaladılar.
Büyükburç bir ara coştu: Biz devrim yaptık dedi. Bu sözün arkasında yaptığı devrimi anlattı. Meğer gençliğinde bulunduğu yerde ilk kez parti verenlerdenmiş. Mahalle sakinlerinin tepkisine aldırmadan flörtleriyle ellerinde içki kadehleri olduğu halde, sabaha kadar eğlendiğini büyük bir devrim diye niteliyor. Şimdiki gençlerde devrimci ruhun kalmadığından dertleniyor. Devrimini sevsinler senin.
Bir dönem gençliğe yön verenler, bu gün kıyıda köşede televizyon programlarında yaşlı sanatçı muamelesi görüyor.
Bugünün gençliğinden şikayet edenler, dünkü yaptıklarına bir baksın. Çünkü ne ekersen onu biçersin.