Risale Haber - Haber Merkezi
Diyarbakır Kültür Merkezinde (DKM) yapılan, üniversiteye hazırlık ve üniversite öğrencilerin katıldığı semineri Dicle Üniversitesi Eğitim Fakültesi öğrencisi Hasan DEMİR sundu.
Tutarlılık konusunu ele alan ve bazı kavramları hatırlatan Demir; “Malumdur ki bir nesnenin varlık olması, hayattar sayılabilmesi yani vücut sahibi olarak şuurlu eylemler ortaya koyabilmesi için İlim, İrade, Kudret özelliklerinin olması gerekir. İlim, Okumakla veya görmekle veya dinlemekle veya ihsan-ı Hak'la elde edilen malumattır. İrade, ihtiyardan daha geniştir, umumidir. İhtiyar, taraflardan birini diğerine tafdil ile beraber tercihtir. İrade; yalnız tercihtir. Kudret, Bu sıfat insanlar için kullanıldığında takat, güç yetirebilme, kabiliyet anlamlarında kullanılabilir. Fakat diğer sıfatlarda olduğu gibi mutlak kudret Cenab-ı hakk’ın Kudret-i Ezeliyesidir. Nasıl ki bir kelimenin işitilmesinde; bir adam, bin adam birdir. Yaratılış hususunda da Kudret-i Ezeliyeye nisbeten bir şey ile bin şey birdir. Nev ile fert arasında fark yoktur.” dedi.
Bütün mahlukatın ve zihayatın Cenab-ı Hakk’ın muvazzaf birer mesrur askeri olduğunu söyleyen Demir, ‘’İnsanlar ve cinler ibadet için yaratılmasının yanında, bütün camid ruhsuz varlıklar dahi kendi lisan-ı halleri ile zikirlerini dillendiriyorlar. Yalnız bu yönü ile insanlar, cinler ve şeytanlar irade göstermede serbest bırakılmıştır. İrade sırrından dolayıdır ki, insanlar terakiyatta sabit olan melekleri geçebiliyorken.. Yine iradesi ile Allah’a karşı gelen şeytan seviyesine düşebiliyor’’ dedi.
İLİM - AMEL İLİŞKİSİ
Seminerin başlığı olan tutarlılıktan neyi kastettiğine açıklık getiren Demir, “Tutarlılık, sahibi olduğumuz ilimlerin ihlas ile amele dökülmesi diye tanımlanabilir. Bilinen bir hakikatin, ilmin amele dökülebilmesi için insanın önünde nefs-i emmare ve şeytan gibi iki düşman bulunmakta. Mesela nefs-i emmare sefahetle hissiyat-ı insaniye dokunmakta ve onu kul olma yolundan alıkoymaktadır. Şeytan ise fikir verme yoluyla, dalalet ayağı ile enaniyet-i insaniyeye dokunarak onu yolundan saptırmaya çalışmaktadır. Bir başka deyişle nefs-i emarenin insan üzerindeki ihtisas alanı insanın nebati ( camid ) ve hayvani ( nefis )yönüdür. Şeytanın ise insan üzerindeki ihtisas alanı insani ( akıl ) ve meleki ( ibadet )yönüdür.
İlmin amele dönüşmesinde nefs-i emmare ve şeytan insanın yollarına gem vurmak sureti ile engeller oluşturduğunu biliyoruz.” dedi.
İRADE NASIL GÜÇLENİR?
Seminerine iradenin nasıl güçlendirilmesi gerektiğini açıklayarak devam eden Demir, “Malum insan hayr-ı mahz ve şerr-i mahz arasında bırakılmış bir varlıktır. İkisini tercih noktasında serbesttir ve meyyaldır. Tercihler irade ile yapılıyor. İradenin başına da nefs-i emmare ve şeytan musallat edilmiş. O halde bunlara karşı korunmak yani takvalı olmak ilk düşünmemiz gereken meseledir.” diyerek seminerine son verdi.