"O güzel atlar, o güzel insanları aldılar, çekip gittiler" diye yazmıştı Yaşar Kemal.
Ya Necip Fazıl'ın o dizesini bilir misiniz? "İyi insanlar iyi atlara binip gitti."
Sadece nostaljiden mi ibaret bu sesleniş?
Doğrusu, ben de hem nostalji yaparım, hem de nostaljiden korkarım! Çünkü nostalji çoğu zaman bugünü haksızca horlamak için kullanılır.
Sanki geçmiş hep güllük gülistanlıkmış, insanlar hep iyiymişler de, bütün kötülükler günümüzde ortaya çıkmış yanılgısı yaşatır.
Hatta abartılı geçmiş övgüsüne yakından bakınca, şiddetli bir taassubun izleri de görülür.
Fakat...
Yine de gerçek şu ki...
Yaşar Kemal de, Necip Fazıl da haklı!
O güzel ve iyi insanlar şimdi hani neredeler? Bilen var mı?
***
Örnek mi? Söyleyin o zaman...
Bina yaparken bir köşesine de kuşlar için "köşkler" konduran insanlar nereye gittiler?
Sadece kuşlar için çeşme yapan koca bir kültür nasıl olup da devam etmedi?
Biliyorum, konuya birdenbire girdim, belki şaşırttım da sizi.
Şimdi biraz daha açayım...
İki gündür masamın üzerinde duran ve neredeyse her saat başı sayfalarını karıştırıp duygulara, düşüncelere dalmama yol açan bir kitap var. Zeytinburnu Belediyesi Kültür Yayınları'ndan çıkmış. Adı "Şefkat Estetiği: Kuşevleri."
Mehmet Aycı editörlüğünde tarihçilerin, mimarların kuşevleri hakkındaki yazı ve çalışmalarını bir araya getiriyor.
Şunu da vurgulayayım ki...
Asiye Komut ve Umut Atakul'un kitapta yer alan kuşevi fotoğraflarına bakmaya doyamıyor insan...
***
Biz o insanların torunlarıysak...
Neden devam etmiyor o gelenek, o duygu, o düşünce?
İşte üzerinde durmamız gereken kritik nokta burası.
Kuşlara ev yapmak sadece bir süs, bir mimari hoşluk, bir örf değil! Bize özgü bir evren, bir doğa kavrayışının parçası kuşevleri.
Anadolu'dan başka bir yerde, bir başka Müslüman coğrafyada da rastlanmıyor kuşevlerine.
Ama özellikle dikkatinizi çekerim...
1453'ten önce İstanbul'da hiçbir yapıda olmamasına karşın, daha sonraki dönemde o "evren ve doğa kavrayışı", o kültür, o bakış yaygınlaştıkça kimi Yahudi ve Rum yapılarında da kuşevleri görülüyor.
Yani hemen her binada "serçeler düğün eyliyor!"
Cumhuriyet'ten sonra yeni teknoloji, yeni mimari ve sanat anlayışıyla bu gelenek sürebilirdi. Yazıktır ki, sürmüyor!
Bugüne gelince...
Değil kuşlara ev yapmak, birbirimizin başına evlerimizi yıkmakla meşgulüz!
Sabah