750 km yapay sınırımız var… Müslüman ülke ve dört yıldır iç savaş halinde… Ve milyonlarca Müslüman göç etmiş, mülteci; kadın-çocuk, aç, susuz...
Gel gör ki; o kadar Müslüman’ız ve ümmetiz… Bu Müslüman diyarın sulh ve selameti için dünya Obama ve Putin'in görüşmesine kenetlenmiş... “Suriye konusunda anlaşacaklar mı?” Yani Müslümanlar olarak bizler iki gayr-i Müslim liderden istikbalimiz için medet bekliyoruz. Ne utanç verici...
Biri binlerce kilometre kuzeyimizde, biri de on binlerce kilometre dünyanın öbür ucunda... Bunların, ne Suriye ile ne de Suriye halkıyla hiçbir kan ve ırkî bağı yok. Dili, dini, örfü, adedi hiçbir unsuruyla ortak yönü yok. Haleplinin, Humuslunun, Şamlının, Rakkalının, Kobanelinin derdini, hissini bilmezler. Onlarla aynı kıbleye yönünü çevirmezler, rükû ve kıyam nedir bilmezler, aynı kutsal kitaba inanmazlar, onlar gibi oruç tutmazlar, kurban kesmezler, hacca gitmezler, abdest-gusül bilmezler, onlar gibi yediklerinde helal-haram ayrımı yapmazlar, yani onlar başka öbürleri bambaşka...
Peki; ya Antep, Halep'in kardeşi değil mi? Kobane ile Suruçlular aynı neslin evlatları değil mi? Şam ile Bağdad'ın-Kahire'nin ne farkı var? Diyarbakır ve Bursa Ulu Camilerinin, Sultanahmet Camisinin Şam Emevi Camisinden ne farkı var? Bütün camiler Allah’ın evi değil mi? Felluceli Iraklı bir Arapla, Hamalı Suriyeli bir Arap aynı ırktan değil mi? Peki; Bahreynli, Dohalı, Kahireli, Ammanlı, Trabluslu, Rabatlı, Gazzeli, Ciddeli, Mekkeli, Medineli Arapların Suriyelilerle kan bağları yok mu? Ya Sinoplu Müslüman Ahmet amca ile Manisalı Ayşe teyze, Idlipli Yaser ve Carabluslu Fatıma din kardeşleri değil mi? Endonezyalı, Pakistanlı, Bosnalı, Türkiyeli, Azerbaycanlı, Filipinli, Yemenli, Hindistanlı, Nijeryalı, Mısırlı, Faslı, Sudanlı, Kazakistanlı aklınıza nerede bir Müslüman geliyorsa hepsi Suriyelilerle din kardeşleri değil mi? Bediüzzaman’ın kardeşlik risalesinde anlattığı gibi hepsinin yaratıcısı, inandığı, rızık aldığı, ibadet ettiği Rableri bir değil mi? Peygamberleri, dini ve kıblesi bir değil mi? Aramızdaki yapay sınırlar olması İstanbul’la Şam’ı ayırabilir mi? Hepimizin memleketi bir değil mi?
Evet, isyan ediyorum artık, çok utanıyorum ve kahroluyorum. Bu kadar aciz ve perişan bir duruma düşmemeliydik. O kadar koca bir ümmetiz, Ensar ve Muhacir geleneğinden geldiğimiz halde bu kardeşlerimizi neden Avrupa yollarına sefalet ve zillet altında göz göre göre gönderiyoruz. Bizler ümmet olarak hiç mi izzet sahibi değiliz ki, Merkel’den Muhacirleri kabul etmesi için medet umuyoruz. Hani bizler Ensar’dık? Aylan’ın o görüntüsünden hiç mi kahrolmadın ey Âlem-i İslam!... Uyan! Ne utanç verici değil mi? Aylan, mahşer meydanında bütün Müslümanlardan hak talep etse hakkını nasıl ödeyeceğiz ey Müslüman! Dağlar yürüsün, yıldızlar düşsün, güneş sönsün, yer ve gök birleşsin de o tabloyu görmeseydik.
Yeknesak rahat döşeğinde yaşayan Katarlı, Suudlu ey Araplar! İzzetle yaşadığınız halde neden o kardeşlerimizi zillet içinde İsevî dininden uzaklaşmış Avrupalı tacirlere emanet ediyorsunuz? Baba ve kucağındaki evladına çelme takan o vahşi kadını görünce hiç mi ciğeriniz sızlamadı? Kalkın ya Ensar olun ya da utancınızla kahrolun ve ölün!
Bu zamanın en büyük farz vazifesi olan ittihad-ı İslam bu utanç verici tablo ile mi kurulacak? Bir avuç Suriyeli mazluma el uzatamayan ve bunları Avrupa-Amerika tacirlerine pazarlayan Müslümanlar bu şekilde mi Allah’ın ipine sarılacak? Kardeşlik ve dayanışma bağları, Şii ve Sünni ittifakı Suriye’de böyle mi akamete uğrayacak? İran başka, Mısır başka, Ürdün başka, Malezya başka telden mi çalacak? Koskoca Allah Resulü din-i mubini böyle mi emanet etti size ey Müslüman!
Tekrar başa dönüyorum: Gazetelerde; “Suriye konusunda Putin ve Obama anlaşamadı” manşetini görünce feryat ettim. Yeter artık, dayanamıyorum! Ne utanç verici ve ne kahredici bir hâl bu. Birleşmiş milletleri topluyorsunuz, Müslümanlar acizlik içinde. Putin’in ve Obama’nın eline bakıyorsunuz ve ona kendinizi acizlik içinde muhtaç hissediyorsunuz. İç meselemizi, hatta namusumuzu o tacirlere emanet ediyorsunuz. Halbû ki; ikisinin anlaşamadığı nokta bu vahşetengiz hadiseleri durdurmak değil aksine burayı ben sömüreceğim, hayır ben kavgası…
İşte dün ekranlarda o manşetleri görünce hissiyatım böyle zuhur etti. Çok utandım. Yazardım belki sayfalar dolusu içimi dökerdim hem de… Ancak bu zamanda konuşmak ve yazmaktan çok fiiller önemli, yani somut bir icraat… Ben en dar dairemden başlıyorum, gördüğüm her Suriyeli karşısında yüzümüzü ekşitmeyeceğim, yardım elimi uzatacağım, onların derdi ile dertleneceğim zaten sevindikleri yok ki biz de sevinelim.
Allah’ım… Biz, Suriye imtihanını beceremedik, geçemedik zira birlik olamadık, bölündük, parçalandık. Ne olur bize bir fırsat daha ver. Bizi affet ama evvela mazlum kardeşlerimizi zilletten kurtar, onları zalimlere teslim etme, onların istikbalini, umutlarını ne Putin’e ne de Obama’ya bağla. Biz mi? Biz zaten yaşayan ama ne için yaşadığını bilmeyen utanç verici bir ümmetiz. Suriye ve dünya değişecek; ümmet, hakiki ümmet olacak ve Senin dinin muzaffer olacaksa bizi de yerle bir et, biz de yaşamayalım, ilâhi!
https://twitter.com/OMRCELEBI