Neccar: Türkiye Kur'an'la yeniden buluşuyor

Yeni Ümit Dergisi'nin organize ettiği "Uluslararası Kur'an ve Bilimsel Hakikatler" sempozyumu başladı

Gürkan Tuzlu'nun haberi:

Yeni Ümit Dergisi tarafından organize edilen "Uluslararası Kur'an ve Bilimsel Hakikatler" başlıklı sempozyum, Fırat Kültür Merkezi'nde (FKM) başladı. İki gün devam edecek sempozyumun açılışına Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, İngiltere Galler Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Zağlul en- Neccar, Suriyeli alim Prof. Dr. M. Ratib Nablusi, Yeni Ümit Dergisi Genel Yayın Koordinatörü Dr. Ergun Çapan ve çok sayıda davetli katıldı.

Kur'an–ı Kerim tilavetiyle başlayan sempozyum açılış konuşmalarıyla devam etti. Sempozyumun açılışında konuşan Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Kur'an-ı Kerim'in indirilişinin üzerinden bin 400 yıl geçtiğini aktardı. Kur'an'ı Kerim'in insanlığa itibar ve izzet kazandırdığına işaret eden Bardakoğlu, Müslümanların Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in sünnetine uyarak ve bu yolda yürüyerek dünyasını ve ahiretini kurtardığını belirtti.

Kur'an-ı Kerim'in insanoğluna kainatı ve kendisini tanıttığına değinen Bardakoğlu, Kur'an-ı Kerim'in aynı zamanda İslam medeniyetinin de temeli olduğuna değindi. Kur'an-ı Kerim'in gelmesiyle İslam'ın birkaç asırda dünyaya ilim, irfan ve hikmet saçan büyük bir medeniyet halini aldığını aktaran Bardakoğlu, "Bir insan ve mümin tasavvuruna dayanıyordu bu. İnsanı dünya hayatının sıradan canlısı olmaktan çıkarıp Rabb'in kulu, Resul'ün ümmeti, şerefli bir varlık olduğu fikrini insana tekrar hatırlattı. Kuran'ı Kerim bizi Rabbimizle geçmişimizle bütünleştirdi. Fark ettik ki, biz tesadüfen yaratılmış rastgele yaratılmış değiliz. Biz büyük bir gayenin hedefin vasıtası olarak yaratılmışız." şeklinde konuştu.

Kur'an-ı Kerim'in Kainatın Sahibi Allah'ın (c.c) insanlara uzattığı bir kurtuluş halkası olduğunu belirten Bardakoğlu şöyle konuştu: "Rabbimiz bizi bu dünyaya akıl ile basiret ile gönderdi. Ve önümüze bir kainat kitabını açtı. Düşünelim, akıl edelim kendimizi, fark edelim, Rabbimizi bulalım diye. Bununla da yetinmedi Resulleri gönderdi. Belki birinci Resul akıl ise ikinci Resuller de peygamberlerdir."

Allah'ın (c.c) kelamı olan Kur'an-ı Kerim'in insanlara bir çok ip uçları verdiğini belirten Bardakoğlu, "Ben Kur'an-ı Kerim'deki Kevni ayetlerde hep böyle anlıyorum. Kevni ayetler, ilmi hakikatler aslında birinci basamak bilgilerdir. Tıpkı ibadetler gibi. Hiç unutmayın; kıldığımız namaz için, Yüce Rabbimiz 'Namazı beni hatırınızda tutun ve benimle bütünleşin' diye bize emrediyor. Biz ibadetlerimiz Rabbimizin sürekli inayet lütfu altında olduğumuzu fark etmek için kılarız. İbadetler bizi Rabbimizle buluşturur." şeklinde konuştu.

NECCAR: TÜRK İNSANININ ONURLU DURUŞUNU İSLAM DÜNYASI KIYAMETE KADAR UNUTMAYACAKTIR

İngiltere'nin Galler Üniversitesi'nde de dersler veren Mısırlı alim Prof. Dr. Zağlul En-Neccar da, Türkiye'nin son dönemde tarihi misyonunu hatırlayarak Kur'an ile yeniden buluşmasının İslam dünyası için büyük bir fırsat olduğunu aktardı.

Kur'an-ı Kerim'in semavi kitaplar arasında orijinal haliyle korunmuş yegane kitap olduğunu aktaran Neccar, "Kur'an -ı Kerim'e baktığımızda bin küsur ayetinde kainattan ve mucizelerden bahsedilmektedir. Kuran-ı Kerim'deki ayetler sadece bizi bilgilendirmek için değildir. İnsanı yaratan Cenab-ı Hakk bilir ki, insan aklı düşünmeye sevk edildiğinde belli hakikatler ulaşır bu ayetler tefekkür etmemiz, yeni hakikatlere ulaşmamız için gönderilmiştir. Bu bilimsel üstünlük aşkınlık hem Kur'an- ı Kerim'de hem sünneti Nebi'de gördüğümüz, biz buna yani bilimsel mucizelik ismini veriyoruz, şu anda yaşadığmız bu ilim bilim çağında Kur'an'ın ilmi yanının bilimsel yanının net bir şekilde, ortaya konmasının İslam'a hizmet konusunda en büyük vesilelerden birisi olduğuna inanıyoruz." diye konuştu.

Yeni Ümit dergisine sempozyum ve konusundan dolayı teşekkürlerini sunan Neccar, sempozyumun Türkiye'de Kur'an Kerim'in ilmi hakikatlerine ilişkin bir enstitü oluşturulmasına çekirdek olmasını dilediğini söyledi.

Türkiye'nin İslam dünyasının sorunları karşısındaki onurlu duruşunu tebrik ettiğini belirten Neccar, hem millet hem yönetim olarak Türkiye'nin onurlu duruşunu gönülden desteklediklerini anlattı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün İslam dünyasının meselelerine Filistin'deki insani konular konusunda sergilediği onurlu duruştan dolayı teşekkür eden Neccar, salondakileri, İsrail askerlerinin uluslararası sularda Mavi Marmara gemisine yaptığı kanlı saldırıda şehit olan 9 kişinin anısına 1 dakikalık saygı duruşuna davet etti. Neccar ,Türk insanının onurlu duruşunun İslam dünyası tarafından kıyamete kadar unutulmayacağını sözlerine ekledi.

Suriyeli alim Prof. Dr. M. Ratib Nablusi ise, kainatın sessiz bir Kur'an -ı Kerim olduğunu belirtti. Peygamber Efendimiz'in (sav) yürüyen bir Kur'an -ı Kerim olduğunu aktaran Nablusi, kainatın bütün parçalarıyla Cenab-ı Hakk'ın vahdaniyetine, kemaline açık bir delil olduğuna işaret etti. Kainatın bu mükemmel işleyişinin aynı zamanda mükemmel bir yaratıcının varlığına delil olduğunu vurgulayan Nablusi, "Dolayısıyla Cenab-ı hak bir peygamber gönderdiğinde ve peygamber 'şunu yapın ve bunu yapmayın' dediğinde bazı insanlar karşı çıkarsa bunun anlamı 'biz sana inanmıyoruz' dur. Cenab-ı Hakk peygamber olarak gönderdiği bu insanını peygamberliğine nasıl şehadet eder. Evet onun eliyle kainattaki kanunları deler. Harikulade hadiseleri onun eliyle gerçekleştirir. İşte biz buna 'mucize' diyoruz ki, Cenab-ı Hakk mucizelerle peygamberini teyit etmiştir." dedi.

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed'den (sav) önceki peygamberlerin mucizesinin daha çok fiziki olduğunu anlatan Nablusi, "Peygamber efendimiz bütün peygamberlerin sonuncusu. Efendimiz (sav) mesajı da sonuncu mesaj. Kitabı da en son kitap. İşte bu yüzden Peygamber Efendimiz'e (sav) verilen mucizenin kıyamete kadar sürecek bir mucize olması gerekir. Kur'an-ı Kerim mucizevi yönü onun bilimsel mucizevisidir ki sempozyumumuzun konusu da budur." diye konuştu.

Uzaya ilk çıkan astronotların 65 bin metre yükseldikten sonra, "Kör olduk, artık hiçbirşey göremiyoruz" dediğini hatırlatan Nablusi, Kur'an-ı Kerim'de yer alan "Sema'da yol alsalar en sonunda varacakları 'kör olduk artık bir şey görmüyoruz' ayetini örnek verdi.

İslam Haberleri