Risale-i Nur'ları tanıdığımız günden beri zaman zaman şerh ve izah tartışmalarına şahit olmuşuzdur.
Biraz okumuş, azıcık rahle-i tedrisinde bulunmuş bir kısım nur talebeleri şerh ve izah gündeme geldiğinde “dershane eğitiminin” kazandırdığı bir refleksle “siz kim oluyorsunuz da bu eserleri şerh ve izah ediyorsunuz? Külliyatı kaç defa okudunuz? Eserlerin tümünü devretmeyen bir insanın Risale-i Nur hakkında söz sahibi olması mümkün değildir” gibi bir yaklaşımla karşı çıktıkları her zaman vaki olmuştur.
Söz sahibi olmak, manasına uygun ifadelerle şerh ve izah etmek elbette bilgi ve birikim ister. Ama, her konuda olduğu gibi risalelerin ihtiva ettiği manalarla ilgili yorum yapmak için allame olmaya gerek yoktur.
Her insan okuduğu dersten kendi kametince bir şeyler anlar ve anladığını başkalarına da anlatır. Bunda hiçbir sakınca yoktur. Bu kabil yorumlar ilgili kişiyi bağlar. Dinleyenlerin, (yazılı yorum ise okuyanların) bu yorumlara katılıp katılmama konusunda bir mecburiyetleri olmadığından, “Neden böyle bir yorum yaptın?” demeye de hakları olmaz.
Nurettin Huyut'un yazısı için TIKLAYINIZ