Çok ilim sahibi olmak demek, çok iman sahibi olmak anlamına gelmez. Namaz, kılına kılına alışkanlık haline getirilir, namaz hakkında çok kitap okuyarak değil. Okur yazar olmayan ninelerimiz hiç teheccüt namazını kaçırmaz, ama namaz konusunda her türlü kitabı okumuş olan bizler nedense bir türlü teheccüt namazı kılamayız. Bu durumda ısrarla pratik yapmak çok önemlidir.
İnsan hayatının en ön sırasına dini koymalıdır. Dinimizi dünyaya değil, dünyayı dinimize uydurmalıyız. Bunu başardığımız zaman daha kolay kendimizi muhafaza edebiliriz.
Dikkat edeceğimiz çok önemli hususlardan birisi, günahlardır. İnsan günaha girdikçe namazdan ibadetlerden sıkılır, ibadet etmek onu sıkmaya başlar. Bir insan ibadetlerini tam olarak yerine getiremiyorsa, demek ki onu ibadetten mahrum bırakan bir günah vardır. Günahlar iman zafiyetine sebeb olur; takva ile (günahlardan kaçınmakla) iman kuvvet bulur. Her şeyden önce hayatıımızı gözden geçirip nerelerde hata yapıyoruz, bizi ibadetlerden alıkoyacak ne tür günahlarımız var, bunları tespit edip tövbe istiğfarla izalesine çalışmalıyız.
Diğer bir husus, çevremizdir. İnsan çevresini dini hayatını otokontrol altına alacak şekilde oluşturmalıdır. Etrafında maneviyatı yüksek insanların çokluğu ona kuvve-i maneviyye olacaktır. Maneviyattan uzak insanların çokluğu ise onu zamanla ibadetlerden soğutacaktır. Bu konu çok önemlidir. Takva sahibi insanlar insanın imanına kuvvet verirken, günahkar insanlar da insanın imanını zayıflaştırır. Bu gizli bir telkin gibidir.
Bir diğer husus ise, ibadetlerin yanında tebliği unutmamaktır. İnsanın vazifesi iki yönlüdür. Birisi velayete diğeri risalete bakar. Velayet insanın ibadetleri ve takvasıdır. Risalet ise tebliğe bakar. Birinden birinin olmaması diğerini de geri bıraktırır. Hem Allah'a kul olmalı hem de insanları şuurlu kulluğa davet etmelidir. Böylece başkalarını kurtarmaya çalışırken kendimizi de kurtarmış olacağız.
En önemli husus ise, iman kuvvetinin arttırılması. Her türlü eksikliğin kaynağı iman zafiyetidir. Zamanımızın en büyük hastalığı iman zafiyetidir. Maalesef etrafımızda alenen işlenen günahlar, manevi dünyamız üzerinde çok büyük etki yapmaktadır. Farkında olmadan imansızlık telkinine maruz kalmaktayız.
"Her işlenen günahta küfre giden bir yol vardır." Günah işleyen insana Allah'ın ve meleklerin kendisini görüyor olması ağır gelir. Muvakkaten de olsa Allah'ın varlığını meleklerin varlığını yok sayar. Bu hal devam ettikçe küfür tohumu yeşillenir, kök salar. Bu durum çok tehlikelidir, tövbe ile çabuk izale edilmezse, insanı küfre götürünceye kadar kalbini karartır.
Açıktan günah işleyen insan kendisine zarar verdiği gibi çevresine de zarar verir. Serbest ve sıkılmadan işlenen günahlarla etrafına imansızlık telkini yapar. İnsanlar bu telkine gün boyunca çokça maruz kalmaktadırlar. Bu telkinin zararlarından kurtulmak için aynı şekilde iman telkini ile karşılık vermek gerekir. İmanı kuvvetlendiren eserleri bolca okumak ve etrafımızdaki insanlara tebliğ yapmakla kendimizi, çevrenin zararlı telkinlerinden korumakla beraber etrafımıza iman telkini yapmış oluruz.
Allah cümlemize takva üzerine sabır kuvveti nasip etsin.
Sorularla İslamiyet