Nereni düzelteyim Mustafa?

Ahmet KEKEÇ

Şimdi savcı Nagehan Alçı’ya dava açıp tecziyesini mi isteyecek?

Dilerim böyle bir yanlışa imza atmaz.

Bu tür davalar AİHM’den dönüyor... Ne yaparsanız yapın, 5816’nın gerekliliğini (madde numarası değişmemiştir umarım) anlatamazsınız... Anlamaz adamlar. Görmemişlerdir böyle bir şey. Duymamışlardır.

Fransa’da Robespierre’i koruyan özel bir kanun yoktur.

İtalyanlara “Garibaldi için çıkardığınız özel bir yasa var mı?” diye sorsanız deli gözüyle bakarlar size.

Kişiyi koruyan “özel yasa” olmaz...

Kişiye göre kurgulanmış toplumsal sözleşme de olmaz

Bizim anayasamız (yani toplumsal sözleşmemiz) “Atatürk milliyetçiliğine” dayanmaktadır; Atatürk devrimleri mehaz alınmıştır, her maddeye Atatürk’ün tarihsel toplumsal görüşleri yedirilmiştir.

Bunu da anlatamazsınız...

Şimdi Vatan yazarı Mustafa Mutlu çıkıp, “İşte Atatürk’ten rahatsız olan bir liboş daha” der mi? Der...

Mustafa roman da yazan, muhtemeldir ki “soyutlama” bilgisine vakıf duyarlı bir meslektaşımız... Atatürk’ü çok seviyor. Sevsin. Cumhuriyet rejimine bayılıyor. Bayılsın.

Fakat, ne Atatürk’ü tanıyor, ne de korumaya can attığı Cumhuriyeti biliyor.

Buyurmuş ki, “Atatürk, başarıyla çıktığı kurtuluş savaşından sonra, halk onu padişah yapmak isterken, o Cumhuriyet’i, yani halkın üstünlüğüne dayanan rejimi kurdu...”

Doğru ama büyük kurtarıcı Cumhuriyet rejimiyle ödüllendirdiği halka CHP’den başka hangi alternatifi tanıdı?

Meclis’te bir İkinci Grup vardı...

Ona ne oldu?

Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası nereye uçtu?

Serbest Cumhuriyet Fırkası, Ahali Cumhuriyet Fırkası...

Bunlara ne oldu?

Değerli Mustafa Mutlu’muz, Cumhuriyetle ödüllendirilmeden önce halkın çok partili parlamenter sistemle tanışmış olduğunu biliyor mu? TBMM üyelerinin kurduğu Türkiye Komünist Fırkası’nı duydu mu? “İkinci meşrutiyet’tin özgürlükler ortamı” denildiğinde aklına ne geliyor?

Mesela, “Amele Fırkası”, günümüzde hangi siyasal yapıya tekabül etmektedir?

Etmekte midir?

Bir sürü şeyi bilmeyen Mustafa Mutlu, meşruti monarşiyle mutlakiyet arasındaki farkı da bilmiyor.

Buyuruyor ki, “(Atatürk) Tanrısal bir hukuka dayalı bir mutlakiyet yönetiminin yerine Halk iradesine dayalı Cumhuriyet’i koydu...”

Tamam, bunu yaptı da, “Tanzimat” ve “Meşrutiyet” süreçlerini nereye koyacağız güzel Mustafa’m? Adlı adınca “mutlakiyet yönetimleri”nin bile, tam mutlakiyet rejimi sayılmadığı gerçeğini ne yapacağız?

Tam mutlakiyet değildi, çünkü Padişah yetkilerini silahlı ve silahsız bürokrasiyle paylaşmak zorundaydı. Bir tür “korporatist sistem” yürürlükteydi.

Meşrutiyete geçtik ama “korporatist yapı” değişmedi.

Cumhuriyet döneminde ise (özellikle 61 ve 82’de) “yasal ve anayasal güvenceye” kavuşturuldu.

Bunu bilmiyor musun?

Öğretmediler mi?

Emin Oktay’ın kitaplarında yazmıyor mu?

Zafer Mutlu’nun “kupon karşılığı” dağıttığı ansiklopedilerde bu bilgiler yer almıyor mu?

O zaman, Halil İnalcık ve Kemal Karpat okuyacaksın...

Şükrü Hanioğlu’nun kitaplarına (ve yazılarına) göz atacaksın...

İlber Ortaylı ne söylüyor, merak edeceksin...

İyice öğrendikten sonra kalemi eline alacaksın...

Meslektaşlarını hedef göstermeden önce de “Ben ne yapıyorum yahu?” diye soracaksın...

Star

İlk yorum yazan siz olun
YORUM KURALLARI: Risale Haber yayın politikasına uymayan;
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve BÜYÜK HARFLERLE yazılmış yorumlar
Adınız kısmına uygun olmayan ve saçma rumuzlar onaylanmamaktadır.
Anlayışınız için teşekkür ederiz.