NEVRUZ : İlkbahar, yeni gün. Baharın başlangıcı olan 21 Mart günü.
NEVRUZİYE : Nevruz gününe âit olan. Hususan o gün için yazılan, söylenen manzume.
*”Gel, bugün Nevruz-u Sultanîdir. Bir tebeddülât olacak, acîb işler çıkacak. Şu baharın şu güzel gününde, şu güzel çiçekli olan şu yeşil sahrâya gidip bir seyran ederiz.
Haşiye: Bu Sûretin remzini Dokuzuncu Hakikatte göreceksin. Meselâ, Nevruz günü bahar mevsimine işarettir; çiçekli, yeşil sahrâ ise bahar mevsimindeki rûy-i zemindir. Değişen perdeler, manzaralar ise fasl-ı baharın ibtidâsından yazın intihâsına kadar, Sâni-i Kadîr-i Zülcelâlin, Fâtır-ı Hakîm-i Zülcemâlin kemâl-i intizam ile değiştirdiği ve kemâl-i rahmet ile tazelendirdiği ve birbiri arkasında gönderdiği mevcudât-ı bahariye tabakâtına ve masnuât-ı sayfiye tâifelerine ve erzak-ı hayvaniye ve insaniyeye medâr olan mat'umâta işarettir.”
*’Vel-mevtu yevmu nevruzinâ-Ölüm, Nevruz Bayramı günümüzdür.”
Mevlana-da ‘Şeb-i Arus’yani gerdek gecesi olarak nitelemektedir.
*Her bahar ve gördüğümüz çiçekli ve parlak yaz mevsimi bakıp da göremediğimiz bir çok ince sırları,dört yüz bin çeşit varlıkların kışın ölümünden sonra baharda dirilişi,tüm varlıklarında haşir baharında dirilişinin bir çok işaretlerini vermektedir.
*Başta Rasulullah ve Kur’an-ın dörtte biri Ahrete İmanı İşler. Tüm peygamberlerin Allah’a imandan sonra ortaklaşa birleştikleri en önemli mesele Ahirete iman meselesidir.
*Allah Ahireti va’d etmiştir.Va’dini elbette yerine getirecektir.
*Ahiretin akli ve nakli bir çok isbatı vardır.Allah dünyada da onun örneğini göstermiştir.Nitekim:
“Yahut altı üstüne gelmiş (ıpıssız duran) bir şehre uğrayan kimseyi görmedin mi? O, “Allah, burayı ölümünden sonra nasıl diriltecek (acaba)?” demişti. Bunun üzerine, Allah onu öldürüp yüzyıl ölü bıraktı, sonra diriltti ve ona sordu: “Ne kadar (ölü) kaldın?” O, “Bir gün veya bir günden daha az kaldım” diye cevap verdi. Allah, şöyle dedi: “Hayır, yüz sene kaldın. Böyle iken yiyeceğine ve içeceğine bak, henüz bozulmamış. Bir de eşeğine bak! (Böyle yapmamız) seni insanlara ibret belgesi kılmamız içindir. (Eşeğin) kemikler(in)e de bak, nasıl onları bir araya getiriyor, sonra onlara nasıl et giydiriyoruz?” Kendisine bütün bunlar apaçık belli olunca, şöyle dedi: “Şimdi, biliyorum ki; şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”
*İnsanlık tarihinin en zalimlerinden olan Buhtun nasır tarafından Kudüs yakılıp yıkılmış,Üzeyir peygamber de esir olmuştu.
Buht-un-Nasır tevratı bilen kırk bin kişiyi öldürmüş idi.
Daha sonra Üzeyir peygamber bundan kurtularak âyette anlatılan köye gelmişti.
Harabe bir köye geliyor,her şey yok olmuş,yakılmış,yıkılmış idi.Allahın varlıkları nasıl dirilteceğini düşünüyor ve uyuyor.Uyandığında bir gün veya daha az uyuduğunu söylüyor.Oysa merkebi iskelet olmuş,yemeği de çürümemiş.100 sene uyumuştu..yani ölmüştü.
Allah’ın emriyle iskelet haline gelen merkebi tekrar gözünün önünde diriltilmişti.
Daha sonra köyüne gelmiş,zorla da olsa evini bulmuştu.Evinin önünde gözü görmeyen kişiyi görüp,kim olduğunu sormuştu.
O kişinin hizmetçisi olduğunu öğrenmişti.O kişi ise eğer doğru söylüyorsan, Üzeyir üstün özellikte,kutsal bir kimse idi,o halde gözlerimi aç,dedi ve açtı.
Sonra onu 120 yaşında olan oğluna götürdü.
Üzeyir Tevratı ezbere okudu ve daha sonra da –Üzeyir Allahın oğludur-dediler.
“Yahudiler, “Üzeyr, Allah’ın oğludur” dediler. Hıristiyanlar ise, “İsa Mesih, Allah’ın oğludur” dediler. Bu, onların ağızlarıyla söyledikleri (gerçeği yansıtmayan) sözleridir. Onların bu sözleri daha önce inkâr etmiş kimselerin söylediklerine benziyor. Allah, onları kahretsin. Nasıl da haktan çevriliyorlar!”
*Allah İbrahim peygambere de dünya tekrar dirilişin örneğini gösterdi.
“Hani İbrahim, “Rabbim! Bana ölüleri nasıl dirilttiğini göster” demişti. (Allah ona) “İnanmıyor musun?” deyince, “Hayır (inandım) ancak kalbimin tatmin olması için” demişti. “Öyleyse, dört kuş tut. Onları kendine alıştır. Sonra onları parçalayıp her bir parçasını bir dağın üzerine bırak. Sonra da onları çağır. Sana uçarak gelirler. Bil ki, şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.”
*Yaratmanın her çeşidini bilen Allah,yoktan yarattığı,Hz.Âdem gibi babasız ve annesiz yarattığı,topraktan ve meniden yarattığı gibi,Hz.isa gibi babasız olarak da yaratır.
*Ne şaşılacak bir durumdur ki,insan kendi yaratılışına bakmaz,neden yaratıldığını hiç düşünmez.
“Öyleyse insan neden yaratıldığına bir baksın.
Bir atılan sudan yaratılmıştır ki, arka kemiği ile göğüs kemikleri arasından çıkıverir.”
Böyle bir insan gururlanıp kibirlenerek tekrar diriltilişi inkâr eder.
“İnsan, bizim, kendisini az bir sudan (meniden) yarattığımızı görmedi mi ki, kalkmış apaçık bir düşman kesilmiştir.”
Ve Mekkenin üçlü çete başları olan Ebu Cehil,Übey bin Halef ve Âs bin Vâil gibi azgınlar ellerin aldıkları eski zamandan kalma kemiği ovalayıp Rasulullaha hitaben:
“Bir de kendi yaratılışını unutarak bize bir örnek getirdi. Dedi ki: “Çürümüşlerken kemikleri kim diriltecek?”
De ki: “Onları ilk defa var eden diriltecektir. O, her yaratılmışı hakkıyla bilendir.”
Oysa Allah’ın kudretinde farklılık ve sınır olmadığı için,Allah bir anda yaratır.
“(Ey insanlar!) Sizin yaratılmanız ve öldükten sonra tekrar diriltilmeniz, ancak bir tek insanı yaratmak ve diriltmek gibidir. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.”
*Allah hadis-i Kudside:”Sebakat rahmeti alâ ğadabi.”’Rahmetim Gadabımı geçmiştir.
Allah’ın Rahmet ve Adaleti öldükten sonra tekrar dirilmeyi iktiza etmektedir.
“Eğer Allah Ahireti biz insanlara vermek istemeseydi,bizim içerimize sonsuz yaşama istek ve duygusunu da vermezdi.
Bizdeki ağız,kulak,göz gibi duyguların gereği olan şeyler nasıl var olup,onlarla görüyor,işitiyor,yiyiyor isek,ölümsüzlük istek duygusunun bizdeki varlığı da,sonsuz bir hayatın varlığına işaret ve şehadet etmektedir.