Üsküdar Üniversitesi Kurucu Rektörü Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan, Diyanet İşleri Başkanlığı öncülüğünde Çankaya Müftülüğü tarafından düzenlenen online söyleşinin konuğu oldu. Din görevlilerine yönelik çevrimiçi gerçekleştirilen programda ‘Çağdaş Hurafeler ve Değişik Dini İnançlar’ konusuna ilişkin değerlendirmelerde bulunan Tarhan, gençlerin hayatta sorgulayıcı davranmasının kötü bir şey olmadığını vurguladı.
Şu andaki gençlerin 20-30 sene önceki gençler ile aynı olmadığını, çok daha fazla bilgiye sahip ve sorgulayıcı yaklaştığını belirten Tarhan, insanların sebepleri kutsallaştırdığını da sözlerine ekledi.
Onun için Peygamberimizin (sav) her çağda müceddid bir vurgusu var
Moderatörlüğünü Çankaya Müftülüğü vaizi Gülçin Akan’ın yaptığı programda aynı konulara farklı bakış açılarının eklenmesi ile yeni cevaplar bulunması gerektiğini vurgulayan Tarhan; “İnsan psikolojisinde, beynin üzerinde bir zihin, zihnin üzerinde bir ruh vardır. Konuyu böyle ele aldığımız zaman bu çağın sorularının değiştiğini fark ediyoruz. Eski konular devam ediyor ama soruları değiştiği için daha doğrusu soruluş biçimleri değiştiği için bazı yeni bilgiler çerçevesinde yeni bakış açıları ortaya çıktı. Soruların özü aynı, konu aynı şekilde devam ediyor fakat senaryolar, aktörler değişti. Böyle durumlarda bizim eski sorunlara yeni ve doğru senaryolar yazmamız lazım. Çocukluğumuzda öğrendiğimiz hayat senaryolarını erişkinlikte devamlı değiştirmek zorunda kalıyoruz. Yaşımız ilerledikçe, hayatımıza yeni aktörler katıldıkça senaryolar da değişiyor. Mesela evlenince aktörler değişiyor, bir iş yerine gidince yeni kişiler değişiyor ona göre yeniden yeni doğruları yazıyoruz. Onun için Peygamber Efendimiz’in (sav) her çağda müceddid gelmesiyle ilgili bir vurgusu var. ‘Âlimler, peygamberlerin varisleridir’ diyor. Bu ne demektir? Yeni duruma göre sorulan soruların yeni cevaplarını onlardan bulmamız, vermemiz ve beklememiz gerekiyor. Bizim onlarla birlikte bu cevabı bulmamız gerekiyor.” şeklinde konuştu.
“Daha önce putlara, heykellere tapılırmış, bu zamanda sebeplere tapılıyor”
Çağımızda Müslümanların sebepleri kutsallaştırdığını dile getiren Prof. Dr. Nevzat Tarhan; “Ben bakıyorum Türkiye genelinde Müslümanların sadece adı Müslüman. Çünkü zihinleri şirk dolu. Mesela bize geliyor Müslüman biri "aman oğlumu iyileştir" diyor. "İyileştirirsen sana şunu yapacağım" ya da mesela "bana iyileşeceğine dair bir garanti veriyor musun?" diye soruyor. Hastanın burada iyileşmesi için tüm sebeplere bakmam benim vazifem, iyileşip iyileşmemesi ise şifadır. Zaten benim vazifem elimden gelen tüm sebeplere başvurmak bu benim sorumluluğum. Benim vebalim. Ama ben kontrol edemeyeceğim hiçbir konuda söz veremem diyorum. Herhangi bir konuda ben iyileştiririm diyemem bunu garanti edemem ama iyileştirmek için elimden geleni yapabilirim diyorum. Ancak o bunun farkında değil. Bu yüzden ben dindarım diyen insan bile sebepleri kutsallaştırıyor. Daha önce putlara, heykellere tapılırmış, bu zamanda sebeplere tapılıyor. İnsanlar, sebeplere ilahi bir güç veriyorlar. Kanunlar bir sebeptir. Arşimet prensibi bir sebeptir. Ama bunlar kanundur, yazılır. Bunlar yazılı metinlerdir. Elinde yaptırım güçleri yoktur. Sadece bir kitap gibi yazılı metinlerdir. Anayasa kitabı gibidir onu uygulayan yasama olmasa, onu uygulayan yürütme olmasa işe yaramaz.” ifadelerini kullandı.