Bismillahirrahmanirrahim
Cenab-ı Hak (c.c), Kıyame Suresi 16-25. ayetlerinde meâlen şöyle buyuruyor:
16,17 . (Habîbim, yâ Muhammed! Cebrâîl sana vahyi bitirmeden) onu (Kur’ân’ı) acele (ezber) etmek için, dilini onunla kımıldatma! (*) Şübhesiz ki onu (senin kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak bize âiddir.
18 . O hâlde onu (sana) okuduğumuz zaman, artık (sen) onun okunuşunu ta‘kîb et!
19 . Sonra şübhesiz onu açıklamak da bize âiddir.
20,21 . Hayır! Doğrusu (siz) âcil olanı (dünya hayâtını) seviyorsunuz. Ve âhireti bırakıyorsunuz. (**)
22,23 . Nice yüzler vardır ki, o gün (âhirette) parlaktırlar! Rablerine nazar edicidirler! (Allah’ın cemâlini görürler!) (***)
24,25 . Nice yüzler de vardır ki, o gün buruşuktur! (Çünki) kendilerinin bel kıran bir belâya uğratılacaklarını sezerler!
(*) Hz. Peygamber (ASM) gelen vahyi unutmamak için Cebrâîl (AS) henüz kendisine okuyup bitirmeden, ezberine alma endişesiyle acele ediyor, onu tekrarlamaya çalışıyordu.Âyette buna işâret edilmektedir. (Beyzâvî, c. 2, 548)
(**) Gerçekten insan üzerine, o uzun devirden öyle bir zaman geçti ki (o, henüz) anılan bir şey değildi.
(***) Muhakkak ki biz, insanı karışık bir nutfeden (hakir bir damla sudan süzülmüş hulâsadan) yarattık; onu imtihân ediyoruz. Onun için kendisini işitici ve görücü kıldık.